adtech

11 Şubat 2013 Pazartesi

ALEO VERA ile nasıl maske yapılır?


Geçenlerde Koçtaş tan ilmıştım yüzüme sürerim diye, 
Dolanırken nette; bilgilendim bu yaziyle , 
E hadi dedim okutalım herkese :)))

(Not : Son kararım bitkiyi rendeleyip her ne kadar mukussu olsada yüzüme öylece sürmek; zira bugün denedim başlangıçta garip olsa da 10 dk sonra cilt ipek gibi oluyor)

Çöldeki Anahtar "Aloe Vera"

Aloe vera, Asphodelaceae (zambakgiller)  familyasından tıbbi amaçlarla kullanılan bir sarısabır türüdür. Görüntüsü kaktüse benzer. Aloe Vera’nın anavatanı Afrika ve Yemen olup; Çöl zambağı, Ölümsüzlük bitkisi, Öd Ağacı isimleriyle de bilinmektedir. Türkiye’de Aloe Vera’nın halk arasında bilinen adı Sarısabır otu’dur.  Bazı yörelerde azvay olarak da bilinmektedir.
Bitkinin ismi Arapça Alloek’den gelir ve parlak acı demektir. Vera wahre´de ise yabani anlamına gelir. 200'den fazla cinsi bulunmasına rağmen, şifalı özelliklere sahip yalnızca üç veya dört çeşidi vardır. Bunlardan en etkilisi bitkisel amaçlı kullanılanı Aloe Barbadensis'dir.
Evde yetiştirilmesi kolay olup, küçük yanık, kesik ve çizikler için bile, yaprağı ikiye ayırıp etli kısmı doğrudan yaranın üzerine konularak kullanılabilir.
Ülkemizde de bazı türleri yetişmesine rağmen doğal tedavide kullanılan barbadensis türü bizde yetişmemektedir.
Eski Çağlarda Aloe Vera  
Aloe Vera ile ilgili yazılara Yunan, Mısır, Roma gibi birçok farklı kültürde rastlanmıştır. Ayrıca daha eski Hint ve Çin kültürlerinde de bitkiyle ilgili yazılı kaynaklara rastlamak mümkündür.
Aloe Vera 5000 yılı aşkın bir süredir, iyileştirici özellikleri ve rahatlatıcı nemli yapısıyla yüzyıllar boyu birçok medeniyette kullanılmıştır. Bu kadar uzun süre içinde, mucize vasfını hiç kaybetmeden günümüze popüler bir bitki olarak gelmiştir. “Ölümsüzlük Bitkisi” adı eski Mısırlılar tarafından kullanılmıştır.
Mezopotamya, Nippur antik kentinde bulunan, MÖ. 2000 yıllarında yazılan Sümer kil tabletlerinde, Aloe Vera faydalı bitkiler arasında gösterilmektedir.
Aloe Vera firavunların cenaze törenlerinde kullanılmaktaydı.
Tarihi kayıtlardan, MÖ. 1500 yıllarında bile Eski Mısır’da yanık (Aloe Vera’nın taze yaprakları kırıldığında veya kesildiğinde akan sıvı doğrudan yanıklara tatbik edildiğinde hem kabarcık oluşumu hem de yanık ağrısı giderilmektedir.), enfeksiyon ve parazit tedavisinde kullanıldığı tespit edilmiştir.
Hiyarogriflerde Aloe Vera’yı tarif eden çizimler bulunmaktadır. Nil kıyısında yetişen Aloe Vera’lar en değerli bitki olarak gösterilmiş ve Tanrılar tarafından kutsanmış olduğu bilinmektedir.
Firavun Amen-Hotep I zamanında MÖ. 3500 yıllarında yazılan Ebers Papirüslerinde, Aloe Vera’nın kullanıldığı alanlardan geniş olarak bahsedilmektedir. Ebers papirüsünü yazan bilgenin, değişik kaynaklara ve kendi zamanından daha eskilere dayanarak yaptığı aktarmalar, bu bitkinin eski Mısır’da kullanımının çok daha eski tarihlere dayandığını ortaya koymuştur. Bu papirüs, doğal ilaçlar üzerine yazılmış raporların bir derlemesidir.
Dioskarides ve diğer Yunan ve Romalı hekimler de bu bitkiyi başarı ile kullandıkları ve hatta bir efsaneye göre Aristo, Büyük İskender'i yaralı askerleri için kullanmak üzere büyük miktarda Aloe Vera elde etmek için Hint Okyanusundaki Socotra Adasını ele geçirmeye ikna ettiği, Mısır Kraliçesi Nefertiti ve Kleopatra sağlık ve güzelliklerinin, Aloe Vera güzellik terapilerine borçlu oldukları da anlatılmaktadır.
Kleopatra’nın, meşhur güzellik banyosunu, keçi sütü ve Aloe Vera karışımı ile yaptığı, cildini taze tutmak için Aloe Vera ile masaj yaptırdığı, Napolyon’un eşi Josephine’nin yine bu maddeyi ünlü süt banyosu terkibine eklediğini öğreniyoruz.
Aloe Vera, şifalı özellikleri çok eskiden beri bilinen bitkilerin en önemlilerinden biridir. İbni Sina’nın “El Kanun Fi’t Tıp” adlı kitabında adı geçen bu bitkiyi Christoph Colomb, vazgeçilmez dört besin maddesinden biri olarak tanımlar.
“Dört bitki insan sağlığı için vazgeçilmezdir: Buğday, üzüm, zeytin ve aloe. İlki insanı besler, ikincisi ruhunu yükseltir, üçüncüsü ona ahenk verir, dördüncüsü iyileştirir.” Christopher Columbus (1451-1506)
Mahatma Gandi ise uzun süren oruç dönemlerinde Aloe Vera'dan çok yararlandığını belirtir.
“Eğer uzun süren açlık zamanlarımın arkasındaki gizli güçleri soracak olursanız evet, sarsılmaz Tanrı inancım, basit ve tutumlu hayat tarzım ve yararlarını 19. yüzyılın sonunda Güney Afrika’ya seyahatim sırasında öğrendiğim aloe bitkisidir.” Mahatma Gandhi (1869-1948)
Peygamber Efendimiz (S.A.V)  tarafından Sarısabır suyunu, göz ağrılarına karşı kullanılmasını tavsiye etmiştir.
Ayrıca Afrikalı avcılar onu ciltlerine sürerek terlemeyi ve vücut kokusunu gidermek için kullanmaktadırlar.
Aloe Vera’nın Fiziksel ve Kimyasal Özellikleri
Aloe bitkisi bir kaktüs çeşidi olmasından dolayı %99 – %99.5 oranında su taşır ve PH değeri ortalama 4.5 civarıdır. Kalan katı kısımda ise birçok farklı vitamin, mineral, enzim, şeker, antrakinon, lignin, saponin, yağ asitleri ve aminoasitler bulunmakta, besleyici özelliği güçlü olan bir bitkidir.
Aloe Vera içerisinde bugüne kadar 160 bileşen bulunmuştur. Birçok bileşen de bulunmaya devam edilmektedir. Sağlığa yardımcı ana bileşenler ve maddeler aşağıda sıralanmıştır.
Vitaminler
A, B1, B2, C, E, B12, Choline, FolicAcid, İnositol, Niasin.
Aloe Vera’da vücut için çok önemli olan antioksidan özellik taşıyan A, C ve F vitaminlerini bolca bulabilirsiniz. Bunun yanında B vitamini (thiamine), niacin, B2 (riboflavin), cholin ve folik asit de bulunabilmektedir. Hatta bazı kaynaklar B12 vitamininin de bulunduğunu belirtmektedir.
Mineraller
Sodyum, potasyum, kalsiyum, magnezyum, manganez, bakır, çinko, krom, demir bunların hepsi Aloe Vera bitkisinde bulunabilir. Magnezyum laktat, aminoasitlerden histamin salınımını engeller. Histamin ise birçok alerjik reaksiyonda salınan ve kaşıntı, acı gibi sonuçları olan bir maddedir. Histamin salınımını engellemesi, aloenin antipuritik etkisini açıklar niteliktedir.
Enzimler
Amylase, lipase, catalase, protease, bradkinase, glcose, carboxypeptidase, cellulase, glcose, dehydrogenase, oxidase ve daha birçok enzim içermektedir.
Şekerler
Monosakkarit ve polisakkarit şeklinde çeşitli şekerler Aloe Vera’da bulunabilir. Bunlardan en önemlileri glucose ve mannosedan olusan gluko-mannans diye bilinene polisakkaritlerdir. Bu tip sakkaritler sızıntılı bağırsak hastalığının (leaky gut syndrome) önlenmesinde ve iyileştirilmesinde çok büyük öneme sahiptir.
Aminoasitler
Aloe Vera, proteinlerin yapıtaşı olan aminoasitler yönünden oldukça zengindir. Vücuda gerekli olan aminoasitlerden 20-22 tanesi Aloe Vera’nın jel kısmında bulunmaktadır. Bunun yanında vücudun üretemediği ve ihtiyacın besinlerden karşılanmak zorunda olduğu 8 aminoasitten 7 tanesi yine Aloe Vera’nın jel kısmında bulunmaktadır.
Polisakkaridler
Çalışmalar Aloepolisakkaritlerinin biyolojik olarak aktif olduğunu, vücuda yarar sağlayan ve iltihap önleyici özelliklerinin çoğunu sağladığını gösterir. En önemli özelliği bağışıklık sistemini güçlendirmesidir. Antikanser özelliği vardır. Anormal hücrelerin çoğalması ve büyümesini önler. Mide mukozası ve oniki parmak bağırsağı ülserine iyi gelir. Aynı zamanda diyabetlere, hepatit ve siroza faydalıdır.
Flavone Maddeler
Rutin, quercetin ve birçokları; rutin iltihap giderici ve antivirütiktir. Ouercetin balgam sökücü, öksürük gidericidir. Aynı zamanda astım etkilerini hafifletici ve azaltıcıdır, kan basıncı düşürücü, kılcal damarları güçlendirici ve esnekliğini artırıcıdır. Kolesterol düşürücü ve koroner arter damarları açıcıdır.
Bitkinin %96'sı sudan oluşan yapraklarında ayrıca temel yağlar, amino asitler, mineraller, vitaminler, enzimler, glikoproteinler (glicoproteins), rezin ve antrasen veya antrakinon türevleri yer almaktadır.
Sindirim sistemi, epitel doku, solunum yolları ve bağışıklık sistemi üzerinde düzenli kullanım ile mucizeler yaratan bitkinin yapısında aspirinin ana maddesi olan salisilik asid de bulunmaktadır.
Aloe Vera Nedir? 
Aloe bitkisi 3 ana bölümden oluşmaktadır. Yaprağın kabuğu, Latex yapışkan sarı sıvı ve jel tabakası.  
Kabuk bölümü, müshil olarak kullanılan ve antrakinonlar adı verilen maddeleri içeren yeşil bölümdür. 
Bitki yaklaşık dört yılda olgunlaştıktan sonra yapraklarının özü, içindeki jelin ve dış kabuğundaki özsuyunun karışımı ile %100 doğal bir bitki suyu olarak ürün haline dönüştürülür.
Aloe Vera; çeşitli Aloe (Liliaceae) familyası yapraklarından çıkartılan usarenin (öz), güneşte veya ısıtılarak yoğunlaştırılması ile elde edilen bir maddedir.
Aloe Vera bitkisinin yapraklarında vitaminler, mikrobesinler ve yağ amino asitleri açısından zengin bir jel vardır. Aloe Vera’nın nemlendirici bileşeni cildi yumuşatıp pürüzsüzleştirerek kozmetik için mükemmel hale getirir.
Yapılan araştırmalar Aloe Vera’nın cildi nemlendirdiğini, güneş yanığı ve cilt kızarıklıklarına iyi geldiğini, cildin esnekliğini ve tazeliğini korumaya, akne ve egzamayı kontrol altına almaya da yardımcı olduğunu göstermektedir. Aloe Vera ayrıca, böcek veya sinek ısırıklarından veya alerjiden kaynaklanan kaşıntıya da iyi gelmektedir.
Aloe Vera Jeli
Antrakinonları içeren kabuk bölümü suyunun uçurulması ile elde edilen ve laksatif olarak kullanılan kısma Aloe denir. Yaprağın iç kısmında bulunan ve parankim hücreler tarafından imal edilen müsilaj görünümlü renksiz kısma ise Aloe Vera Jel adı verilir. Bu iki kısım devamlı şekilde kavram karışıklığına neden olduğu için, Dünya Sağlık Örgütü (WHO) nün Seçilmiş Tıbbi Bitkiler monografında ayrı bölümler halinde incelenmiştir.
Bitkinin yapraklarından çıkarılan usare (özsu) nin, güneşte veya ısıtılarak yoğunlaştırılmasıyla elde edilen kısım, siyah parlak kütleler halinde kalır. Bu madde sarı sabır adını alır. Antrasen türevleri taşır. Kalın barsağa etkili bir müshildir.
Jel kısmında, 18 amino asid, 20 mineral, 12 vitamin ile çeşitli bilimsel araştımalarda immunostimülan olduğu gösterilmiş olan asemannan, glukomannan, mannoz-6 fosfat, aloerid gibi polisakkaridler; çeşitli enzimler, deneysel olarak antihistaminik olduğu gösterilmiş olan alprogen; yine çeşitli çalışmalarda kan kolesterol düzeylerine ve selim prostat hipertrofisine etkili olduğu bildirilen lupeol, beta-sitosterol ve kampesterol gibi steroller ile lignin, salisilat gibi maddeler bulunmaktadır.
Aloe jeli denilen sıvı, yaprakların güneşte bekletilerek veya ısıtılması ile elde edilir. Koyu kahve renkli jelatinimsi parçalar halindedir. Suda kısmen, alkolde tamamen çözünür. Ağızdan veya yüzeysel olarak kullanılabilir.
Aloe konsantre ise Aloe jelinin suyu uzaklaştırılıp dondurularak kurutulmuş şekli olup oral olarak kullanılır. Bir de yine oral olarak kullanılan Aloe Vera latex ürünü elde edilir. Bu Aloe'nin suyu buharlaştırılıp alındıktan sonra yapraklarda kalan kısmıdır ve daha ziyade antrakinon türevlerini içerir. Yapışkan, acı, sarı bir sıvıdır. Vücudumuz için gerekli olan 22 amino asitten 20 tanesi Aloe Vera'da bulunmaktadır. Bu aminoasitlerden 7’si, vücudun üretemediği, diyet yolu ile temin edilen 8 adet aminoasit grubundandır. Antrakinon grubundan anti-bakteriyel, aneljezik, anti-fungal, anti-viral olan Aloin ve Emodin içerir.
İçeriğindeki saponisler bakteri, mikrop, mantar ve pamukçuğa karşı kuvvetli bir anti-septiktir. Bağışıklık sistemini güçlendirici uzun polisakarin zinciri ve anti-viral özellikli Acemannan sayesinde beyaz kan hücrelerini uyararak bağışıklık sistemini düzenler.
İltihaplanmayı önleyeyici etken maddeler olan sterolleri (chosterol, campesterol, lupcol, sitesterol) bulundurur. Özellikle Lupcol anti-septik ve ağrı kesici olarak vücutta çalışır. Aloe Vera'da aspirinin ana ham maddesine benzer, iltihaplara karşı etkili, ağrı kesici(analgesic), ateş düşürücü ve kanı sulandırıcı etkileri olan salycylic asit bileşiği vardır. Aloe Vera'da sindirimi kolaylaştıran lipaz ve proteaz enzimleri yanı sıra iltihapları yok eden carboxypeptidase enzimini de bulunmaktadır.
Aloe vera jel’inin gerek yüzeysel kullanım, gerekse besin tamamlayıcısı olarak içecek şeklinde hazırlanması, özel yöntemler gerektirmektedir ve ürünler, günümüzün son derece gelişmiş analiz yöntemleri ile kontrol edilmektedir. Bundan amaç, jelde varolduğu bilinen maddelerin ürünün içinde de korunmuş olarak bulunmasıdır.
Jel, pigment ve haşerat ilaçları yapımında kullanılır. Yanıkların sebep olduğu ağrıları keser. Sirke ile karıştırılıp saç diplerine sürülürse dökülmelerini önler.
Aloe Vera nasıl kullanılır?
Aloe Vera’nın yapraklarından elde edilen değişik özler ve ekstreler, çeşitli cilt sorunlarında haricen kullanılır. Anti inflamatuar maddeler açısından zengin olan bu öz ve ekstreler, yanıklar ve yaralar için kullanılır. Cildin iyileşme hızını artırdığı bilinmektedir. Krem, merhem veya losyon yapımında hem dahilen hem de haricen cilt bakımı, güneşe karşı korunma, güneş yanığı, akne, yanıklar ve tıraştan sonra yüz bakımı için kullanılır.
Bunun yanında antiviral ve antifungal (mantara karşı) etkileri de vardır. Diğer yandan, geleneksel olarak “iç ve dış yaraları iyileştirici” olarak dahilen kullanıldığı hakkında kayıtlar da bulunmaktadır. Cilt yaraları dışında, mide ve sindirim sorunları için de tedavi edici özelliği vardır. Laksatif etkisinden dolayı da uzun yıllardan beri kullanılmaktadır. Son yıllarda ülkemizde, hakkında en çok spekülasyon yapılan doğal ürünlerin başında belki de Aloe Vera gelmektedir. Aloe Vera cilt kozmetiğinde ve estetik uygulamalarda gerçekten de yararlıdır. Sarısabır sirke ile karıştırılarak saç dipleri ovulursa saç dökülmesini azaltır.
Aloe Vera Sabır şurubu
Sabır özsuyu çıkarıldıktan sonra C, E Vitamini ve Sorbit katılır, bozulması böylece önlenir: Sabır özsuyundaki 1,8-Dihidroksiantrasen türevleri özel bir metotla ayrılarak sabır şurubu (sabır özsuyu) içilebilir hale gelir. Ayrıca ilaç yapımında kullanılır ve geri kalan kısım özel işlemler sonucunda şurup gibi içilecek halle getirilir ve bu sabır özsuyu veya sabır şurubu birçok hastalığa karşı ve immun sistemini kuvvetlendirici olarak içilir.
Sabır şurubu çok yeni olarak keşfedilmiş olup başta; allerji, bahar nezlesi, lösemi, kanser, verem, yorgunluk, nörodermatoz, nörodermatit, sedef hastalığı, immün zafiyeti, metabolizma zafiyeti, mide- ve bağırsak hastalıkları, akne, sivilce, baş ağrısı, ADS, ağız kokusu, bademcik iltihaplanması, burun tıkanması, abse, dişeti iltihaplanması, diş ağrısı, artoz, artrit, öksürük, bronşit, astım, üşütme, ayak mantarı, grip, enfeksiyon, saç dökülmesi, kaşıntı, gastrit, ülser, sindirim rahatsızlıkları, kabızlık, bulantı, şişkinlik, ishal, basur, böbrek iltihaplanması, pankreas iltihaplanması, kulak iltihaplanması, ödem, derini kuruması, siğil, yaşlılık lekeleri, mantar hastalıkları, prostat iltihaplanması, güneş yanığı, yanıklar, ezilme, burkulma, kist, şişmanlık, kalp anjini, uyku rahatsızlıkları, varis, damar sertliği, bacak ülserleri, kandaki yüksek şeker (diabet), kolesterol, lipid, trigliseride karşı kullanılır. Ayrıca karaciğer arıtıcı özelikleri vardır.
Aloe Vera sabunu faydaları
Binlerce yıldır çeşitli cilt sorunları için kullanılan bir bitkidir. Aloe Vera’da bulunan gliko-proteinler cilt yanmalarına, polli-sakkaritler cilt sorunlarının tedavisine yardımcı olmaktadır. Kan dolaşımını hızlandıran, cildin nem dengesini sağlayan Aleo Vera, alerjik ve kuru ciltler için faydalıdır.
Cildi derinlemesine besleyerek, doğal dengesini kazanmasını sağlar. Cildin yağ-nem dengesini düzenlerken, aşırı yağlanmayı engeller. Gün boyu cildinizi nemlendirir. İpeksi dokusuyla cilde pürüzsüz, canlı bir parlaklık verir.
Aloe Vera, çeşitli cilt sorunlarına karşı, özellikle epitel doku için faydalıdır. Akne, kireçlenme, egzama, sedef, mantar, böcek sokmaları, güneş ve cilt yanıklarına, alerjik, kuru, iltihaplanan ciltlere iyi gelir. Kan akımını arttırıcı, cilt nemlenmesini düzenleyici ve hücre jenerasyonuna etkilidir.
Aloe Vera’nın Sağlığımızdaki Etkileri
1930’lu yıllardan beri yapılan Aloe Vera hakkındaki araştırmalar; yapraklarından elde edilen usarenin (öz) yaraları (Ameliyat yaraları dahil), ülserleri ve yanıkları üzerlerinde koruyucu bir tabaka oluşturarak hızla iyileştirdiğini ortaya koymuştur. Yaprakların %96’sı sudan oluşmakta olup; geriye kalan içeriği temel yağlar, amino asitler, mineraller, vitaminler, enzimler, glikoproteinler (glicoproteins), rezin ve antrasen veya antrakinon türevlerinden oluşmaktadır.
Bu türevlerden en önemlisi Aloin (Barbaloin) dir. 1930’lu yıllardan beri; kolit (kalın bağırsak iltihabı) ve peptik ülser gibi sindirim yolları tahrişlerine karşı kullanılmasının yanı sıra, sindirim kolaylaştırıcı, şişkinlik giderici, kan ve lenfatik dolaşıma (Lenfatik Sistem: Hücreler arasındaki biriken sıvıyı lenf damarları aracılığı ile uzaklaştıran sistem), böbrek, karaciğer ve safra kesesi fonksiyonlarına yardımcı olarak da kullanılmaktadır.
Aloe Vera, en azından üç anti- inflamatuar etkili yağ asiti de içermektedir. Bu yağ asitleri; mide, ince bağırsak ve kolon (kalınbağırsağın kolon denilen bölümü) üzerinde yardımcı etkiye sahiptir ve sindirim güçlüğü veya hazımsızlığın neden olduğu aşırı asitliliği (fazla mide asidi) önlemek için sindirim sıvılarını doğal olarak alkali hale getirir ve sindirim yollarını temizler.
Aloe Vera içerisinde yakın zamanlarda bulunan bir bileşik olan acemannan’ın ise vücudun doğal direncini (Bağışıklık sistemi) artırma yeteneği üzerindeki çalışmalar devam etmektedir. Şu ana kadarki çalışmalar; acemannan’ın T-lenfosit hücrelerini destekleyerek bağışıklık sistemine yardımcı olduğunu göstermiştir.
İçerdiği ağrı ve yanıkları iyileştirici maddeler ise; salisilatlar, bradykinnase ve lactate (Laktik asit tuzları) dır. Ayrıca Aloe Vera, yanıklarda bölgeye kan akımını arttırarak iyileşme sürecine yardımcı olan maddeler de içermektedir.
Aloe Vera kabızlığa karşı, bağırsak yumuşatıcı olması sayesinde laksatif olarak da kullanılmaktadır.
Aloe Vera’nın önemli bir kullanım alanı da cilt ve cilt hastalıklarıdır. Yapılan araştırmalar Aloe Vera’nın cildi nemlendirdiğini, güneş yanığı ve cilt kızarıklıklarına iyi geldiğini, cildin esnekliğini ve tazeliğini korumaya, akne (sivilce) ve egzamayı kontrol altına almaya da yardımcı olduğunu göstermiştir.
Ayrıca Aloe Vera, böcek veya sinek ısırıklarından veya alerjiden kaynaklanan kaşıntıya da iyi gelmektedir. Yapılan araştırmalara göre Aloe Vera’nın cilt üzerindeki iyileştirme gücü, cilt ya da derideki oksijen miktarını ve doku sentezini arttırmasından ileri gelmektedir.
Aloe Vera Ne Gibi Durumlarda Kullanılmalıdır?
Aloe Vera bitkisi sonuçta vücuda zararı olmayan bir bitkidir ve herhangi bir meyve sebze gibi güvenle tüketilebilir. Buna karşılık Aloe Vera’nın bir ilaç olmadığı, sadece yararlı bir besin maddesi olduğu akıldan çıkarılmamalıdır. Aloe Vera’nın iyileştirici etkisinin kullanım alanları çok geniştir.
1. Bağışıklık sisteminin güçlü olmasını gerektiren her türlü durumda
2. Cilt hastalıklarında, sivilce, egzama, alerji, çıban, iltihap gibi cildin iyileştirilmesini gerektiren durumlarda
3. Virütik herpes ve uçuklarda antivirütik olarak
4. Saç dökülmesi, saç kepeklenmesi gibi cilt durumlarında
5. Güneş yanıkları ve diğer yanık durumlarında, kesiklerde, sedef gibi hastalıklarda
6. Baş ağrısı, kas ağrısı, migren gibi durumlarda
7. Diş eti problemlerinde
8. Karaciğeri etkileyen hepatit siroz gibi hastalıklarda
9. Bağırsak ve mide sorunlarında, ülserlerde, ağız yaralarında
10. Kalp bozuklukları, yüksek tansiyon
11. Astım, gut, bronşit, soğuk algınlığı gibi rahatsızlıklarda
12. Prostatla ilgili problemlerde
Yukardaki rahatsızlıklarda yardımcı besin olarak kullanılır. Bu rahatsızlıklara faydalı olmasının sebebi, bağışıklık sistemi ve epitel dokuyu güçlendirmesidir.
Aloe Vera’nın Kullanım Alanları
Aloe Vera tüm sağlık sorunları için kullanılabilir. Sağlıklı bir bağışıklık sistemi oluşmasını düzenler. İçerisindeki bitkisel vitaminler, enzimler, mineraller ve amino asitlerden olan karışım, vücuda çok fayda sağlar. Sebze ve meyve kadar da kullanımı güvenlidir.
Aloe Vera özellikle bağışıklık sistemi üzerinde fayda sağlamaktadır. Bu fayda asırlar boyu Aloe Vera'nın mide ülseri,sindirim rahatsızlıkları, kabızlık, ishal, hemoroid, zihinsel yorgunluk, migren, akne, kireçlenme, egzama, sedef, mantar, böcek sokmaları, tahrişler, güneş ve cilt yanıkları gibi rahatsızlıklarda iyi geldiğini bildiren binlerce insanın beyanlarıyla büyük ölçüde kanıtlanmıştır. Düzenli olarak içilen Aloe Vera sayesinde bağışıklık sisteminin neden olduğu rahatsızlıkların azaldığı görülmüştür.
Özetle, genel olarak;
  • Bağışıklık sisteminin değerini yükseltir, toksinlerin atılmasını sağlar.
  • Ağrılarda, adale ağrısı, baş ağrısı, migren,
  • Genel yorgunluk ve isteksizlikte, stres, düzensiz metabolizma, psikolojik ve depresif rahatsızlıklar, uyku düzensizliği,
  • Mide ve bağırsak problemlerinde, ülserde, hazımsızlıkta, kolitte,
  • Hemoroid,
  • Yüksek tansiyonda,
  • Egzama ve alerjilerde, sivilcelerde, deri kalitesi iyileştirilmesinde, sedef hastalığında, çıban ve iltihaplarda,
  • Zona,
  • Yanıklar ve güneş yanıklarında, küçük kesiklerde, kuru deri problemlerinde, böcek sokması, saç ve cilt kepeklenmesi, saç dökülmesi,
  • Diyabetlerde,
  • Antivirütik, herpes ve uçuklarda,
  • Kalp ve dolaşım bozukluklarında, yüksek tansiyonda,
  • Kolesterol,
  • Romatizmal hastalıklarda, eklem iltihaplanmasında, eklem ağrılarında ve kemik erimesinde,
  • Astım,
  • Soğuk algınlıklarında, boğaz enfeksiyonları ve diş eti problemlerinde,
  • Prostat,
  • Karaciğer iltihaplanması (Hepatit), Sirozda,
  • Bronşit,
  • Gut hastalığı,
  • Kanser tedavisi gören kişilerde, etkisi görülmüştür.
Aloe Vera, aynı zamanda çok şiddetli bir cinsel güç artırıcı (afrodizyak) ürünüdür ve cinsel istek arttırma konusunda birçok ürüne kıyasla çok etkili bir ürün durumundadır.
Bu ürün, aynı zamanda mükemmel bir etki yaratarak ayaktaki nasırları ve aşırı kötü kokuyu alma konusunda da çok etkili bir ürün durumundadır.
Aloe Vera bitkisi, çay olarak tüketildiğinde çok etkili bir iştah kesici görevi görür ve kısa zaman içerisinde zayıflamanız için gerekli olan tüm mineralleri vücudunuza enjekte ederek fazla kilolarınızdan, aynı zamanda hareketsizlik sonucu vücudunuzda birikmiş olan fazla yağlardan tam anlamı ile kurtulmanızı sağlayacaktır.
Bu durumlarda vücuda yardım etmesinin sebebi bağışıklık sistemi veya epitel doku üzerindeki olumlu etkileridir. Yukarıdaki hastalıkların tedavileri kesinlikle doktor tarafından yapılmalıdır fakat tedaviyle birlikte besin desteği olarak Aloe Vera’lı ürünlerin kullanımı mantıklı olacaktır.
Aloe Vera nasıl kullanılır?
Aloe Vera’nın yapraklarından elde edilen değişik özler ve ekstreler, çeşitli cilt sorunlarında haricen kullanılır. Antiinflamatuar maddeler açısından zengin olan bu öz ve ekstreler, yanıklar ve yaralar için kullanılır. Cildin iyileşme hızını artırdığı bilinmektedir.
Bunun yanında antiviral ve antifungal (mantara karşı) etkileri de vardır. Diğer yandan, geleneksel olarak “iç ve dış yaraları iyileştirici” olarak dahilen kullanıldığı hakkında kayıtlar da bulunmaktadır.
Cilt yaraları dışında, mide ve sindirim sorunları için de tedavi edici özelliği vardır. Laksatif etkisinden dolayı da uzun yıllardan beri kullanılmaktadır.
Son yıllarda ülkemizde, hakkında en çok spekülasyon yapılan doğal ürünlerin başında belki de Aloe Vera gelmektedir. Aloe Vera cilt kozmetiğinde ve estetik uygulamalarda gerçekten de yararlıdır.
• Sarısabır sirke ile karıştırılarak saç dipleri ovulursa saç dökülmesini azaltır.
• Müshildir. Ancak fazla kullanılırsa diyareye neden olabilir.
• Midevidir. Sindirimi kolaylaştırır.
• Safra söktürücüdür.
• Kadınlarda aybaşı kanamasını artırarak aybaşı dönemini kolaylaştırır. Böyle durumlarda, etkisinden yararlanmak üzere sarısabırın yaprakları kesilerek ya da çizilerek çıkan özsu alınır. Ancak, çok küçük bir dozu, bir-iki damla (0,1-0,3 gram) yeterli olur.
• Deri iltihapları ve egzama durumlarında rahatlama sağlar.
• Sarısabır ayrıca yaraları, küçük yanıkları, güneş yanıklarını ve böcek sokmalarını iyileştirir.
• Kuru ciltleri nemlendirip rahatlatır. Bu gibi durumlarda, sarısabırın yapraklarından çıkarılan özsu, şikayetli yerlere dıştan uygulanır.
• Gebe kadınlarda rahim kasılmalarına ve emzikli annelerde bebekte ishale neden olacağı için, bu gibi kişiler sarısabırı dahilen kullanmamalıdır.
• Büyük yanıklarda kullanılmamalı, hemen uzman doktora başvurulmalıdır.• Deri iltihapları ve egzama durumlarında rahatlama sağlar.
• Sarısabır ayrıca yaraları, küçük yanıkları, güneş yanıklarım ve böcek sokmalarını iyileştirir.
Tıbbî Faydaları
Nasıl ki bir askeri birlikte hava, kara, deniz, lojistik ve özel vurucu timlerden oluşursa insanın immün sistemi de T-Hücreleri, B-Hücreleri, makrofaj, lenfozitler ve granolizitler gibi çeşitli savunma güçleri ve bunların ürettiği ve kullandığı özel silahlardan (antikor) oluşur. Bu sistemi oluşturan unsurların farklı vitamin, mineral, enzim ve aminoasitler ihtiyaçları vardır. Aloe Vera da Allah’ın insanlara sunduğu bir nimettir ve bir eczane gibi çok yönlü ve çeşitli hastalıklara karşı kullanılır.
* Aloe Vera T-Killer hücrelerinin sayısını çoğaltarak işlevlerinde daha aktif olmalarını sağlar.

* Aloe Vera, antikor oluşumunu destekler.
* Aloe Vera suyuyla desteklenen hücreler, tümörlü hücrelerin yok edilmesinde normalin 10 katı daha fazla etkilidirler.
* Aloe Vera'da bulunan enzimler, vitaminler, mineraller, poli-sakkarit maddeleri, ur, tümör ve ölü hücrelerin yok edilmesini sağlayarak gerek hasta, gerekse sağlıklı hücrelerin yeterince beslenmesini sağlar.

* Aloe Vera, gıda maddelerinin hücrelere ulaşmasını kolaylaştırmak için doku geçirgenliğini arttırır, hücrelerdeki toksinlerin daha kolay atılmasına yardımcı olur.
* Şimdiye kadar bilinmeyen bir yöntemle Aloe Vera, tıbbi tedaviler sonucu ortaya çıkan radyoaktif ışınların hücrelere verdiği zararı nötralize eder.
* Aloe Vera kemik iliği aktivitesini destekleyerek yeni alyuvarların oluşumunu hızlandırır. Bu faktör lösemi (kan kanseri) tedavisinde son derece etkilidir.
* Hücre ve dokuların 2-7 kat daha fazla gelişmesini sağlar.
* Işın tedavisi ya da kemoterapi sırasında Aloe Vera suyu yan etkileri azaltmada ve bağışıklık sisteminin hastalığın seyri esnasında güçlenmesinde yardımcı olur.
* Aloe Vera’nın en önemli özelliği vücudu arıtıcı olmasıdır, özellikle de bu zamanda birçok tehlikeli çevre faktörü bunu zaruri kılmaktadır. Kanser hastalarının gördüğü ışın ve kemoterapi sonucu dokular tahrip olmaktadır ve tahrip olan bu dokular Aloe Vera ile tedavi edilebilmektedir. Aloe Vera’nın birleşimindeki 450 madde bulunur ve bunlar vücudu kuvvetlendirir ve immün sistemini harekete geçirir.
Aloe Vera dahili olarak kullanıldığı gibi harici olarak da cilt ve saç bakımı için kullanılır.
Araştırmalara göre Aloe Vera’nın en çok etkili olduğu bölgeler:
1) Epitel Doku Hücreleri: Epitel doku hücreleri vücudun yüzeyini kaplayan veya yüzeyiyle bir şekilde iletişim içinde olan doku hücreleridir. Derimiz epitel sistemin en büyük parçası olmakla birlikte en çok tahriş olan, bozulmalara uğrayan kısmıdır. Aloenin derideki ve diğer iç zarlardaki onarıcı etkisi çok yüksektir.
2) Bağışıklık Sistemi: İmmun sistem üzerinde de çok olumlu etkileri olduğu bilinen Aloe Vera’nın bağışıklığı artırıcı etkisi birçok amansız hastalıkta doktor tedavisine yardımcı bir unsurdur. Şüphesiz bağışıklık sistemini çökerterek insanı ölüme bile götürebilecek AIDS, kanser gibi hastalıklarda da bir tedavi yöntemi kadar etkili olmasa da vücudu zinde tutup, bağışıklık sistemini güçlendirdiği için Aloe Vera’lı ürünlerin kullanımının tedaviye faydalı olacağı gerçektir.
a-) Hücre zarı: Acemannan hücre zarında yoğunlaşır ve hücreye bakteri, virüs, mantar ve parazitlerin girmesini ve zarar vermesini önler. Amerikalı pataloji doktoru Dr. Mc. Daniels Aloe Vera aldıktan bir kaç gün sonra bu etkinin ortaya çıktığını tespit etmişlerdir. Ayrıca akyuvarlar kuvvetlenerek en saldırgan virüsleri dahi zararsız halle getirir.
b-) Hücre hareketleri: Acemannan hücreleri aydınlatır ve hareketlerini yükseltir, bu fiziki olarak ölçülebilir. Acemannan immün sisteminin alt türevlerindeki momozitler, makrofajlar, T-Hücreleri (öldürücü hücreler), antikorlar ve diğer savunma hücrelerini aktif hale getirir. Acemannan makrofajı (yiyici hücreler) harekete geçirerek yabancı proteinları ve allerjiye sebep olan allejenleri yok eder. İmmün sistemi güçlenerek bakteri, virüs ve parazitleri zararsız halle getirir.
c-) Hücrenin nefes alması: Acemannan hücrelerin daha iyi nefes almasını sağlar. Böylece hücrelerdeki metabolik değişiklikler ve arınması daha da kolaylaşır. Radyoloji ile yapılan araştırmalarda vücut enerjisinin artığı görülmüştür.
d-) Bağırsak ve bağırsak florası: Acemannan bağırsaklarda yoğunlaşan kimyasal zehirli maddelerin arıtılmasında büyük rol oynar. Bağırsaklar temiz olursa bağırsaklardaki vitamin ve mineraller en ideal şekilde absorbe edilir. Bağırsak mantarlarından candida mantarının salgıladığı zehirli maddeler özellikle de sinir zehiri olarak bilinen asetaldehidi kendine bağlayarak dışarı atılmasını sağlar. Aloe Vera jelinin sürekli alınması halinde bağırsak pH-değeri asitli ortamdan bazlı ortama doğru dönüşür, böylece mantarların yaşam ortamı yok olur.
e-) Eklem, kiriş, kıkırdak ve kemik: Acemannanın hücre zarında yoğunlaşması ile kemik iliği zehirli maddelerden korunur. Acemannnan kiriş, eklem ve bandları yeniler ve eklemlerin yeterince sıvı salgılamasını sağlar. Böylece acemannanla eklemler artroz ve artrite karşı korunur.
f-) İmmün sistemi: AIDS-Hastalarında görülen immün zafiyetine karşı Aloe Vera jelinin etkili olduğu tespit edilmiştir. ABD’li profesörler immün sistemini acemannnanın güçlendirdiği ve hastaların durumunun iyileştiği görülmüştür. Klinik araştırmalarda herpes ve grip virüslerinin Aloe Vera jeli ile 15 dakikada yok olduğu tespit edilmiştir. Kanserli köpek ve kediler üzerinde yapılan tedavi denemelerinde kanserli urların eridiği gözlemlenmiştir. Lösemili kediler üzerinde yapılan araştırmalarda Aloe Vera jeli ile tedavi edilen kedilerin %71 oranında sağlıklarına kavuştukları ve diğerlerinin öldüğü görülmüştür.
Aminoasitler: 20 aminoasit türevi mevcuttur ve bunlar insan vücudunda binlerce proteinin oluşmasında temel taşlarını oluştururlar ve enzimlerin, hormonların, ve anti korların oluşmasında ve de metabolik değişimlerde çok büyük rol oynarlar. Bu amino asitlere hayati aminoasitler de denir. Aloe Vera bu aminoasitlerden 7’sini içerir. Ayrıca hayati olmayan ama birçok önemli fonksiyonları olan başka aminoasitlerde içerir.
Mineraller: Aloe Vera’nın içerdiği mineraller insan için hayati öneme sahip olan minerallerdir.
a-) Demir: Demir, kanın oluşumunda ve immün sisteminde çok önemli hayati görevler görür ve bu Aloe Vera’da fazlaca vardır.
b-) Kalsiyum: Kalsiyum kemik ve dişlerin oluşumunda ve gelişiminde ve de metabolik değişimlerinde ve de kanın pıhtılaşmasında mutlaka olması gereken bir mineraldir. Ayrıca tansiyon ve kalp arışlarını ayarlayıcı ve de kas ve sinirlerdeki tahribatı iletici görevler görür. Bu mineralden yeterince Aloe Vera’da vardır.
c-) Magnezyum: Magnezyum 300 enzimin oluşmasında anahtar görevi görür, kas ve sinirlerdeki uyarıları frenler, kalp ve damar hastalıklarını önler, kemik ve dişin oluşmasında önemli rol oynar. Magnezyuma Anti-Stres- Minerali’de denir, yani stresi önlemede önemli görevleri vardır.
d-) Mangan: Mangan vücuttaki zehirli maddelerin arıtılmasında ve kanın oluşumunda önemli fonksiyonları vardır ve de ayrıca kemik, kiriş, kıkırdak ve ara dokunun oluşmasında önemli fonksiyonları vardır.
e-) Selen: Selen serbest radikaller, çevre kirliliği, sigara ve stres gibi tahrip edici faktörlere karşı hücreleri korur. Selen enfeksiyona karşı immün sistemi güçlendirir. Bu elementin yetersizliğinde dokular beyini uyarırlar ve alarm durumuna geçerler.
f-) Çinko: Çinko hücreleri serbest radikallere karşı korur ve immün sistemini güçlendirir. Bu element iltihapları önleyici, yaraları iyileştirici, deri saç ve tırnakları güçlendirici, sağlamlaştırıcı ve de parlatıcıdır (canlılık verici). Çinko yetersizliği enfeksiyona karşı mücadelede yetersiz kalma, iktidarsızlığa ve hatta sperma kalitesinin düşmesine ve de bu nedenle çocuk yapamamaya neden olabilir.
Vitaminler:
B1-Vitamini: Enerji kazanımı için ve de kaslarla sinirlerin çalışması için gereklidir. B1-Vitamin yetersizliği hemen sinirsel gerginlik ve dermansızlığa (güçsüzlük) sebep olur.
B2-Vitamini: Vücuttaki biyolojik değişimleri yönlendirir, vücudu arıtılmasında önemli fonksiyonları vardır ve alyuvar yapımı ve derinin sağlıklı olmasında rol oynar.
B6-Vitamini: Özellikle de karaciğerdeki aminoasitlerden enzime dönüşmelerde anahtar rol (katalisator) oynayan bir komplekstir. Bundan başka alyuvarın ana maddesi olan hemoglobinin oluşmasında ana rol oynar.
B12-Vitamini: Bu vitamin hücre çekirdeğindeki nukleikasit’in oluşmasında rol oynar, nukleikasit hücrenin bölünüp çoğalması için gereklidir. B12-Vitamin yetersizliği nedeniyle omurilikte kan yapımı yavaşlar ve kansızlık ortaya çıkar. Günümüzde moda olan vejeteryan olma tutkusu yüzünden kişide B12-Vitamin yetersizliği görülür. B12-Vitamini sadece hayvansal besinlerde bulunur. Bu nedenle mümkünse haftada bir defa da olsa hayvansal besin almak gerekir.
C-Vitamini: Bu vitamin immün sistemini güçlendirir, kemik, kiriş, kan ve hormonun oluşmasında rol oynar. Vücudun erken yaşanmasını önler, zehirli maddelere karşı korur. Kolesterolün yükselmesini önler. Derinin kurumasını ve ara dokunun sertleşerek donuklaşmasını önler.
Enfeksiyonların Tedavisi
Aloe Vera bitkisi, metabolizmanın kendisini ciddi enfeksiyonlara karşı korumasını sağlayan, anti-viral, anti-fungal ve anti-bakteriyel gibi çok önemli etmenler içermektedir.
Ayrıca, içindeki acemannan adı verilen bağışıklık arttırıcı ve koruyucu maddesinin birçok bilimsel araştırmada, test tüplerinde HIV virüsüne karşı etken olduğu görüldüğünden, bu bitki AIDS bitkisel tedavi yönteminde önemli bir yere sahiptir.
Tıbbi Kullanımı
Anti-kanser aktivitesi: Kanserli dokuların büyümelerinin engellendiğini gösteren birçok çalışma yapılmıştır.

Anti-virüs aktivitesi: Kızamık, herpes ve HIV e karşı aktivite görülmüştür. Bu etkilerin bir kısmının immün sistemin aktivasyonundan olabileceği düşüncesi de gündemdedir.
Hepatit: Aloe Aloe Vera era hepatit yüzünden hasara uğramış karaciğer hücrelerini tamir eder.
İmmün sistemi: Hücresel Bağışıklık mekanizmasındaki T hücrelerini uyarır. Kan hücrelerinde lökosidlerin sentezini arttırır. Direkt kemik iliğine etki eder. Makrofaj hücrelerinin yabancı cisimleri içerisine alarak yutma ve yok etme faaliyetlerini arttırır. Hücrelere canlılık verir. İnterlökün sentezinin arttırılması sonucunda yabancı maddelere karşı T ve B lenfositlerinin hareketini arttırır.

Kemik erimesi: Gerek kadınlar ve gerekse erkeklerdeki kemik erimelerinde hem kemiklerdeki yıkılmayı engellemekte ve hem de hızlı bir hücre tamiri yaparak aksiyel kemik yoğunluğunu da arttırmaktadır. Daha hızlı bir tedavi için omega 3 ve 9 içeren balık yağı da takviye olarak alınmalıdır.

Kolesterol: Kolesterol LDL’yi karaciğere taşıyarak orada yok edilmesini sağlayan HDL hücrelerinin oranının arttığı gözlemlenmiştir. Dolayısıyla toplam kolesterol oranında düşme sağlanır.

Mantarlar: Mantar enfeksiyonlarında Aloe Vera ile yeniden üreyen deri dokularına enfeksiyonun bulaşmadığı ve bu şekilde eski hücrelerin tendürdiyot ile dezenfekte edilerek dökülüp yerine yeni hücrelerin oluşturulmasıyla mantardan kurtulunmaktadır.
Pamukçuk: Ağızda pamukçuk yapan maya hücrelerinin (candida albicans) üremesini durdurmaktadır.

Sedef: Uzun süreli bir tedavi gerektirmektedir. Ancak neticede iyileşmektedir.
Sindirim sistemi: Oral yolla alındığında yaralarda başarılı olmuştur. Bağırsak pasaj zamanını düşürür ve sindirimi hızlandırır. Bağırsak bakteri florasının daha iyi çalışmasını sağlar. Protein sindirimini ve emilimini arttırır. Kandaki alkol seviyesini düşürür.
Şeker hastalığı: Azalmış insulin salınımı ile karakterize edilen bir karbonhidrat metabolizma bozukluğudur. Aloe Vera’nın insulin üretimini aktive ederek kan şekerini azalttığı ve şeker hastalığı yüzünden geç iyileşen yaraları çabuk iyileştirdiği tespit edilmiştir.
Vitiligo: Derideki melanosit hücrelerinin hasar görüp deride beyaz lekeler oluşmasına vitiligo denir. Vücut oto immün antikorlar üretir ve bunlar hasara sebep olurlar. Aleo Vera bu çarpık üretimi düzenleyerek onların ortadan kalkmasını ve kıl foliküllerinde hala ölmemiş melanositler varsa onların oluşumunu hızlandırarak pigmentlerin yeniden eski hale dönmesini sağlar. Bu hususta diğer bir teoride Aloe Vera’nın süper oksitler oluşumunu engelleyerek onların melanositler üzerindeki etkisini ortadan kaldırarak hücrelerin yeniden aktivasyonuna kavuştuğu şeklindedir.
Yanıklar-Yaralar: Her türlü sıcak, soğuk ve radyasyon yanıkları ve iltihaplı yaralarda hücreleri hızlı bir şekilde iyileştirir, ağrıları azaltır, şişkinliği giderir, kaliteli bir doku oluşmasını sağlar. Aloe Vera Jel güneş yanıkları ve 2. ila 3. derecede yanıklarda hızlı ve derinlemesine bir iyileşme süreci başlatır. Aloe Lelin içeriği 2-3 gücündeki ışığa karşı doğal koruma gücü cildi kısa vadede güneş ışınlarının zararlı etkilerine karşı korur.
Saksıda Yetişen Nemlendirici…
* Aloe Vera Jel cildin nem oranını mükemmel bir şekilde dengeleyerek, kurumasına engel olur ona esneklik; pürüzsüz bir görünüm ve dayanıklılık kazandırır.
* Esneklik kaybeden ciltlerde Aloe Vera Jel yeni deri hücrelerinin gelişimini yedi kat hızlandırarak fibroplastların kolajen üretimini artırır.
* Aloe Vera Jel cildi en derin tabakalarına nüfuz eden faydalı maddelerle besler ve yaşayan hücrelere dönüşmesini sağlar.
* Aloe Vera enzimleri doğal bir peeling meydana getirerek cilt yüzeyini ölü hücrelerden arındırır.
* Aloe Jelde bulunan E vitamini dokulara oksijen girişini kolaylaştırır, kan dolaşımını hızlandırır ve cildin erken yaşlanmasına engel olur.
* Aloe Vera Jel cilt üzerinde doğal bir tabaka oluşturur ve zararlı çevre etkilerine karşı koyar.
* Aloe Vera Jel ter ve toksinleri vücuttan kolayca atar. Koltuk altlarına doğal bir deodorant olarak uygulanabilir ve allerjik değildir.
* Normal deodoranlar lenf yoluyla göğüs uçlarına ulaşarak göğüs kanserine neden alabilecek toksinli ağır metaller içerebilir.
* Haşerelere karşı yüz ve vücutta Aloe Vera suyu tatbik edilebilir. Doğal Aloe asidi sayesinde haşereler uzak tutulur.
* Yanıklar, kesikler ve tahrişler Aloe Vera Jelin haricen uygulanması halinde kolayca iyileştirebilir. Bu esnada Bradykinase enzimi ve ağrıların daha hızlı dinmesine yardımcı olur.
* Yara ve ameliyat izleri vücuda allerji akışını bloke temektedir. Aloe Vera suyu ile ovulursa kolayca iyileşir. Pürüzsüz bir görünüme kavuşur.
Aloe Vera’nın Diğer Hünerleri
* Antibiyotiklerle aylarca sürdürülen tedavilerin sonuçsuz kaldığı, ancak Aloe Vera suyu ile yapılan tedavilerle bir iki gün gibi kısa bir sürede cevap veren ciddi bronşit, soğuk algınlığı ve grip vakalarında olumlu sonuçlar alınmıştır. Aynı yöntemle solunum yolu rahatsızlıkları da kolayca iyileştiği görülmüştür.

* Aloe Vera suyu kronik yorgunluk sendromu ( Epstein-Barr Virüsü) astım ve kireçlenme için de son derece faydalıdır.
* Aloe suyunda bulunan andrakinon maddesi kireçlenmenin neden olduğu iltihaplanmalara iyi gelmektedir ve eklem yerlerindeki kayganlık yeniden sağlanmaktadır.
* Arterlerdeki skleroz kireçlenme ve damar tıkanıklıkları, kolit ülser gibi rahatsızlıklarda Aloe Vera suyu ile iyileştirilebilir.
* Her çeşit kolit-ülser hastasına Aloe Vera suyu ile yardımcı olunabilir.
* Aloe Vera Jel kanamaların durdurulmasını sağlar. Salisilik asit ve Bradykinas enzimi ağrı kesici sakinleştirici, etkilere sahiptir.
Dikkat edilmesi gereken noktalar: Dahilen alındığında mide krampları veya aşırı ishal oluşursa dozu düşürmek veya kullanıma ara vermek gerekir. Hamileler veya emziren kadınlar tarafından kullanılmamalıdır. Crohn hastalığı, ülseratif kolit gibi bağırsak sorunları olanların Aloe Vera ekstrelerini, hekim tavsiyesi ve gözetimi olmadan dahilen kullanmaları tavsiye edilmez. Aktif mide ülseri veya kanamasında da bu preparatlar alınmamalıdır.
Kimyasal ilaçlarla etkileşimi var mı?
Aloe Vera ekstrelerinin dahilen çok uzun süreli kullanımı diğer laksatiflerde olduğu gibi potasyum kaybına, dolayısıyla istenmeyen klinik tablolar meydana gelmesine neden olabilir.
Yan Etkisi Var Mı?
Haricen kullanımda bilinen ciddi bir yan etkisi yoktur. Ancak kalp, böbrek ve karaciğer nakli gibi organ nakli geçirmiş olanların, hamilelerin ve iki yaşından küçük çocukların ağız yoluyla kullanmamaları gerekmektedir. Uzun süreli kullanımda potasyum kaybına neden olabilmektedir. Polen alerjisi olan kişilerin ise ağız yoluyla veya haricen kullanımda çok dikkatli olmaları gerekmektedir.
Ağız yoluyla kullanımda ortaya çıkan bir diğer sorun ise doz belirlemesidir. Aşırı dozda kullanım sorun yaratabilmektedir.Ağız yoluyla kullanımda kadınların regl dönemi kanamalarında artış olacağı ifade edilmektedir. Aloe Vera latex, uterusda kan dolaşımını arttırdığından menstrüasyon dönemlerinde veya ay döneminin kanamaların fazla arttığı günlerinde kullanılmamalıdır. Hamile ve emziren kadınlar ile kronik ishal veya karın ağrısı problemi olanların Aleo Vera’yı kullanmaları tavsiye edilmemektedir.
Uyarılar….
• Aloe lateks potasyum düşüklüğüne, kramp ve mide ağrısına sebep olabilir. Aloe lateksin yüksek dozları böbreklere zarar verebilir.
• Hamileler ve emziren anneler Aloe jel ve Aloe lateks ürünlerini ağızdan almamalıdır.
• Aloe lateks müshil etkisiyle potasyum seviyesini düşürebilir. Potasyum düşüklüğü digoksinin yan etkilerinin artmasına neden olabilir.
• Yine potasyumun düşmesine neden olabilecek meyan kökü gibi bitkilerle beraber kullanılmamalıdır.
• Aloe lateksin laksatif ilaçlarla beraber kullanımı su ve mineral kaybına neden olabilir. Sinameki ve hintyağı gibi laktasif etkili ürünlerle de birarada kullanılmamalıdır.
• Aloe jel kan şekerinin düşmesine sebep olabileceği için diyabet ilaçlarıyla beraber kullanılması önerilmez. Yine panax ginseng gibi kan şekerini düşüren bitkilerle de aynı anda kullanımı şekerin daha çok düşmesine yol açabilir.
• Herhangi bir ameliyat söz konusu ise bu tür ürünlerin kullanımı 2 hafta önceden bırakılmalıdır.
Bilimsel Araştırmalar…
5 bin denek üzerinde yapılan bir araştırma ise Aloe Vera’nın kalp krizi riskini azalttığını ortaya koymuştur. Aynı araştırma Aloe Vera’nın, Isabgol adlı bir başka madde ile birlikte karıştırıldığında toplam lipid ve kolesterolü azalttığını göstermiştir.
Chicago Üniversitesi’nde Aloe Vera’nın yanık tedavilerinde kullanımı üzerine başka çalışmalar gerçekleştirilmiş ve üç faktörün birbirine bağlı olduğu saptanmıştır:
1) Aloe Vera bitkisinin aspirin ile benzer içeriğe sahip olması ve içerdiği magnezyum ile anestezik etki gösterebilmesi.
2) Antimikrobik etkiler göstermesi ve yanıkların enfeksiyon kapmasını engellemesi.
3) Hücrelerin içerdiği prostaglandinlerin mekanizmasına göre hareket etmesi.
Aloe Vera yaprağının dış kısmının, tıbbi olarak kabızlığı önleyici özelliği bilinmektedir. Yapraktan elde edilen usare ise genellikle kurutularak tane haline getirilir ve tıbbi amaçlarla kullanılır.
Aloe Vera yaklaşık dört yılda olgunlaşmaktadır. Olgunlaştıktan sonra yapraklarının özü, içindeki jelin ve dış kabuğundaki özsuyunun karışımı ile doğal bir bitki suyu haline dönüştürülmektedir. Jel açık havada kaldığı takdirde kısa sürede okside olarak yararlı özelliklerini yitirir. Bu nedenle, saklanarak geniş bir kullanıma kavuşması mümkün olmamıştır. Ancak 1968 yılında Teksas’lı bir eczacı olan Dr. Bill Coats'un oksitlenmenin zararlı etkilerinden koruyucu ‘‘stabilizasyon’’ formülünü geliştirmesiyle günlük kullanıma yasal olarak girmiş ve bu ürün tıbbi amaçlar dışında kullanılan  sınai bir hammadde konumuna gelmiştir.
Günümüzde, ABD, Meksika, Doğu Afrika ve Japonya'da on binlerce dönüm alanda, Aloe Vera üretimi yapılmaktadır. İpek kağıt yapımında ve tekstil sanayiinde parlatıcı olarak kullanılmaktadır.
Sağlık üzerindeki olumlu etkilerinin yanı sıra Aloe Vera kozmetik ürünlerinde de çok sık kullanılan bir bitki olma özelliğini taşımaktır. Aloe Vera bitkisi cilt üzerindeki etkileri dolayısıyla kozmetik dünyasının oldukça ilgisini çekmiş ve bu yüzden Aloe Vera özü kullanılarak birçok güzellik ve bakım ürünü yapılmıştır. Aloe Vera cilt bakım ürünleri, Aloe Vera krem, Aloe Vera şampuan etiketini taşıyan geniş yelpazedeki birçok çeşit ürün, kozmetik dünyasının vazgeçilmezleri arasına girmiştir.
Akneli ciltler için Aloe Vera cilt maskesi
Akneli bir cilde sahipseniz sizler için cildinizin bakımını yapacak Aloe Vera’lı maske formülü:
1 yemek kaşığı deniz yosunu
Yarım yemek kaşığı Aloe Vera jeli
Yarım yemek kaşığı bal (mümkünse işlenmemiş)
Malzemeleri karıştırdıktan sonra 10 dk bekleyin ve temiz yüze uygulayın. Maske yüzünüzde 15 dk bekledikten sonra ılık suyla durulanın. Haftada 2-3 kez bu işlemi tekrarlayın.
Her derde deva, hançere benzeyen yeşil yapraklı ve kaktüs benzeri Aloe Vera'nın marifetleri, bilinen bütün bitki türleri arasında pek azı ile karşılaştırılabilir…
Doğal tedavi alanında kullanılan en eski bitkilerden biri olan Aloe Vera’dan şifa bulmanız dileklerimle…
Sıhhatle ve sevgiyle kalın…
Nazan Başoğul, 05.12.2011


Hiç yorum yok: