adtech

31 Aralık 2009 Perşembe

YILBAŞI MENÜSÜ




HİNDİMSİ YILBAŞI TAVUĞU
İÇ PİLAV
KIZARTILMIŞ TAKLİDİ YAPAN FIRINLANMIŞ HAFİF SEBZELER


SALATAMSI TURŞULU PATATES PÜRESİ

TİRAMİSUNUN İYİSİ
+ KOLA+ AYRAN
Eee daha ne olsun hepi topu 3 hatta 2.5 kişilik ailem için yeten ama artmayan mükemmel bi ziyafet oldu. Ayrıca hindi havası verilmiş, üzeri marmelat ve nar ekşisi ile nar gibi kızartılmış tavuk süper oldu. Fıstık yerine ceviz içi konmş (daima) iç pilav zaten tadından yenmez.
Ee kaç zamandır canımın çektiği kızartmalar, ağırlaşmasın diye az yağla fırında kızararak közlenince, acaip hafif ve lezzetli oldu.
Püre bizim ailede favoridir zaten. ( Kocamın elinden zor kaptım, bana kalmıyodu bile).
Son olarak da tiramisum 7 senedir, "İŞTE TİRAMİSUNUN ASLI VE EN KOLAYI BUDUR" dedirtecek kadar iddalıdır.
Valla biz doyduk çok şükür. seneye sizde gelin birlikte yiyelim, güzelleşelim. :))))


.

SOS ! Ana- Babalara Yardım (Doktor)



OÇEM' de tanıştığım ve bilgili ve görgülü ve çok tatlı arkadaşım Hacer sayesinde merak sardım biraz da çocuk gelişim ve eğitim kitapları okumaya.
Ah ne kadar gecikmişim. anlatamam ufkumun nasıl açılıp, bakış açımın nasıl değiştiğine.
Beril asla çok büyük sorunları olan bir çocuk olmadı. Hatta hakkını yemiyim genel olarak "melek gibi" bir çocuktu. (TU TU TUH MAŞŞALLAH !!!!)
Ama anladım ki çocuk milletinin normali yok. Yani bizim "normal" kriterlerimizle onların ki öyle farklı ki...
sahiden biz onları anlamıyormuşuz ve bizim -aklımız sıra- verdiğimiz kesin mesajları çocuklar resmen  kulaklıkla MP3  dinlerkenki gibi duyuyormuş ve aldırıyormuş. Yani hiç aldırmıyormuş HİÇ...
Anne babaların elinden düşmemesi gereken bi kitap bu. Zira farklı bir çok soruna net anlatımla ve de çok iyi yönlendirme ile yanıt veriyor. Karambolde kalmadan sorunu belirleyip, uygulama yapıyorsunuz.
Çocuğunuzun "BASİT"  huysuzluklarının aslında buzdağının görünen yüzü olduğunu ve "OTORİTE" nin aslında kim olduğunu anlamanızı sağlayan harika bir kılavuzkitap.
Üstelik uygulama sonuçlar çok şaşırtıcı.
Gördüklerinize inanamayacaksınız.
Çünkü "anlamıyorum ben bu çocuğu" cümlesinin cevabı,sizin davranışınızda imiş ve cevap da kabaca şu:
YA SÖYLEME YA DA YAP.
Bu konuda aslında en büyük teşekkürü; canım arkadaşım, 25 imden sonra dost -değil abla bile -bulabileceğimin yegane kanıtı; benim ,arkadaşlarımın  ve hatta tüm tanıdıklarımın çekinmeden heran danışabildiği ; işini çok seven ,çok çalışan, çok öğrenen ve beni de resmen EĞİTEN, anne,eş,dost ve doktor karpuzlarının hepsini upuzun kollarla hiç sorunssuz taşıyabilen ailemin parçası Uzm. Psikiyatr Dr. Arzu SARP hakediyor.
Onun anneliğime katkısı belki 100 lerce kitap kadar oldu. Çok önemli şeyler öğrendim.Hepimiz çok önemli 2 şeyi bilmeliyiz.




1. Çocuklarımıza verebileceğimiz en önemli şey sağlıktır. Sağlıklı bir kişisel gelişim yaşayabilmeleri için de kitaplar inanılmaz yardımcı oluyor.
2. Belki farkında değiliz ama bizim küçümsediğimiz bazı minik sorunlar; örneğin tüm öğretmenlerin sorunu olan sosyalfobik ve ya dikkat eksikliği bulunan çocuklara doktorlar o kadar çabuk ve yerinde müdehale ediyor ki, inanamazsınız.Artık neredeyse eğitimli ve kültürlü ailelerin çocuklarının 2/5 i psikiyatrist yardımı alıyor. bu bilinçli insanları İnanılmaz takdir ediyorm.Psikiyatrist yardımı almasını sağlamamak anne babaların en büyük ayıbı, bence.
 İshal olan çocuğunuzu doktora götürmek için düşünmüyorsanız, psikiyatriste götürmek için neden düşünüyorsunuz. Ya da şöyle sormalıyım soruyu: İlerde çocuğunz "neden" sorusunu sorarsa  ne diyceksiniz.
Çok garip bi mantıkla bi soru sorcam size :
-Tamam sizin çocuğunuz -sayenizde- iyi bir eğitim alıp, akıl sağlığı yeinde bir birey olarak yetişiyor.  Ama 20 yıl sonra kızınız ya da oğlunuzun problemli bir bireyle evlenmesini ister misiniz?
İşte bu yüzden yazdım bu yazıyı ve kendimi ve yavrumu ara ara yorumluyorum "İyimiyiz,yardım almamız gereken bi konu var mı" diye.
Eğer cevabım evetse yarın gidiyorum bir psikiyatriste :))))
Not: Merak etmeyin iyyim, valla :)))


.

OÇEM


Otisitik Çocuklar Eğitim Merkezi,SAMSUN
(Nam-ı Diğer OÇEM)


Burası benim en son çalıştığım okul.
Bana bi Örtmen Arı olarak; Öğretmenliği, anneliği, acizliği, vebali, sabrı, boşa kürek çekip 1 cm ilerlediğinde o akşam sevinçten zıplamayı, bu haberi sevdiğim herkese defalarca anlatmayı öğreten muhteşem bir tecrübe olan okul.
Gerçekten Öğretmenlik hayatımın en güzel günleri,aslında en anlamlı günlerini yaşadım bu okulda.
6 tane öğrencim,1 çalışma arkadaşım(Aynı anda sınıfta 2 öğretmen çalışır),12 tane çok sevdiğim velim ve kıymetli meslektaşlarım oldu bu okulda.
OÇEM,
bir devlet okulu kısıtlı imkanlarla imkansızı başarmaya çalışan,en azından çalışan arkadaşlarım oldu bu okulda.
Söyledikleri gibi sevilmeden yapılmayacak işler var bu okulda yoksa meslek hayatınız çok çok zor olur.
Çoğunuz "OTİSTİK" kelimesini Tohum Otizm Vakfı ile duyduysa da bu kurum özel bir vakıf ve kendi içinle bütçeli zengin bi kurum.OÇEM lerse bildiğinize yakın devlet okulu. Ne yazık ki her devlet okulu gibi ödeneği çoook sınırlı,yetmiyor.Ama bu "ÇOK ÖZEL ÇOCUKLAR" normal şartlarda eğitim alamayacak kadar "özel".
Eğer bağış yapmak isterseniz
Bağımlı(okul bünyesinde alt sınıf olarak açılmış)
Bağımsız(tek başına bir okul) olarak hizmet veren okullar artık nerdeyse her ilde var.Sizlerin bağışlarına çok çoook ihtiyaçları var.
Bilmeniz gereken çok önemli bir şey var 0-3 yaş arası bütün çocuklar otizm riski taşır.Otizm eğitimle tedavi edilebilen bir hastalıktır.Lütfen özel çocuklarımız için özel şeyler yapın.
Not:Sevgili okulum, velilerim ve öğrencilerime bende bıraktığı muhteşem anılar ve bana öğrettikleri herşey için şükranlarını sunarım.....
NOT:  Eski Yazılar için insanları başka adrese yönlendirmek yerine bir öğretmen mantıığı ile "konu tekrarı"nı daha faydalı buluyorum.

30 Aralık 2009 Çarşamba

AŞURE


Hırsla gece saat 2 de yine apartmanın ilk aşuresini yapmaya karar verip (ki burası yeni apartmanım ve şehrim) hemen ıslamalarıma geçiyorum.
"Allahım,sen bu sene de evimi ve hayatımı bereketli kıl,kazancımız, mutluluğumuz ,soframız ve herkesle paylaşabilme isteğimiz bol olsun,sen kudretini üstümüzden eksik etme,sen gönlümüzü bol kılmada kuvvet ver ya rabbim!!!!"
Aşağı yukarı hep bu dua ile başlarım aşureye,genelde de 8 lt lik büyük tencere niyeti ile başlayıp ( +6 lt lik düdüklü +4 lt lik tencere ikilisini de ekleyerek) ; pişirmeyip resmen taşırarak; hatta işkenceler yaşayarak, çok şükür alnımın akı,gönlümün pakı ve tabiki MUTFAĞIN ALTI ile bitiririm.
Çünkü mutfağıın üstü görünemeyecek kadar atl üst olmuştur.
Haydi "Bismillah" 26 Aralık cumartesi gece 2 de başlıyoruz......

VE BAŞARDIM

Neyi Mi???
1. Fasulyeyi haşlarken yaktım.
2. Bu sene de 8 lt niyeti ile başalyıp son 4 lt den kurtarıp, sadece 14 lt cik yaptım. Yani miktarı tutturdum.
3. Apartmanın ilk aşuresini ben dağıttım.
4.Mutfağın sadece altı üstüne geçmedi, sağ ve sol artık ortada birleşti....
Olsun  BAŞARDIM. ELİME SAĞLIK, HANEME BEREKET ŞAHANE OLDU :))))
Araya hayatımın en önemli parçasını da sıkıştıdım ki; dikkatli bakıca fonda hayatımın anlamı, herşeyimin 5 te 2 si ÖZDEMİRS görülüyor( 3/5 i Horuzlar oluyor) .
Lütfen fona dikkatli bakın. Orda kabarmış fiskos sehpama; önce ahşap boyama ardından da yuvam, kocam, ve yavrumun benle birlikte çekilmiş fotoları ile yapılmış kolaj çalışması ile canlanmış yeni hali var.
Sehpa güzel oldu, hatta harika oldu.
Çünkü resmen yüreğim havalanıyor ona baktıkça.
 İNSAN SEVDİKLERİ OLMAZSA, MUTLU OLMAZ, MUTLU OLMAZSA DA YAŞAYAMAZ.
( sizi bilmem ben mutlu olmak için yaşıyorum :)))))

3 TEMEL KURAL ve SİNANGİL UNLARI (ne alaka)



Hayatta 3 büyük kural vardır:
1.Ah alma,
2. Kınama,
3. Büyük konuşma
Efendiiiiim, tarafımdan 3. sü yani "BÜYÜK KONUŞMA REZİL OLURSUN"  itina ile başarıldı.
Israrla evde ekmek yapmayı saçma bulup milletin deli olup da bu işe bulaştığını düşünür ve yine ısrarla mis gibi fırın ekmeklerini; "domates+ peynir+ ekmek" üçlüsü olarak hayale devam ederdim. Fakat geçtiğimiz hafta markette dolaşırken "SİNANGİL" marka ekmek unların fiyatı dikkatimi çekti.  (1,5 tl, ah ne severim ben ucuz ama kalitali malı...). Eğer marketten alacaksam da asla başka marka almam.
Kafamda yanan ışığın arka fonunda da sürekli epbet (ekmek) kemiren kuzum Bero vardı. Bu durumda Annelerin Çalışkanarı katagarisine giren biri olarak, tükürdüğümü yalayıp; ekmek yapmaya karar verdim.
Araştırdım, neti taradım.  Ama millet ya normal ekmek gibi ekmeği hiç yapmamış ya da makineye atıvermiş olmuş bitmiş. De bu bana hala uymuyor.
Ben o ekmek makinesi adı altında satılan, fabrika büyüklüğündeki şeye sıcak bakamıyorum. O sebeple fırında yapmaya karar verip kendi muhteşem tarifimi yarattım.
Bu arada bu tarifte çocukluk arkadaşım Ebru da yediğim ve hayretle yumuşak bulup, ilk defa çok beğendiğim ev yapımı ekmeğin katkısı büyük. Püf noktası şu imiş; mutlaka beyaz un da eklemek gerekiyormuş ekmeğe yumuşak olması İÇÜN....

EKMEK

1  çay bardağı Sinangil  Çavdar  Ekmeği Unu
1 çay bardağı Sinangil Kepek Ekmeği Unu
1 çay bardağı Sinangil Köy Ekmeği Unu
1 çay bardağı Sinangil Tahıl Ekmeği Unu ( bu zaten karışım ama olsun, çeşit değil mi kardeşim)
3 çay bardağı Sinangil Beyaz Un
1 Paket Pakmaya ( yaş)
2,5 çay bardağı su
2 çaybardağı süt
2 yemek kaşığı yoğurt
2 yemek kaşığı sıvıyağ
1 yemek kaşığı tuz
2 yemek kaşığı şeker

Şimdi unutmayalım bu tam anlamı ile karma bir tarif. Bu tarifin püf noktası da 2 tane.
1. Mutlaka beyaz un kullan ki yumuşak ekmek yap.
2. Ekmekte sıvı oranı 8 e 5,yani kek gibi bişey olacak ki yumuşak ve kabarık olsun yoksa olmuyor.
Ilık sütle ılık suyu karıştırıp, şeker atıp, mayayı eritiyoruz. Ardından tuzu ve diğer sıvıları ekelyip karıştırıyoruz. son olarak da unları ekleyip bi güzel karıştırıyoruz. Ha karıştırma işlemini en iyi; yıllardır ne işe yaradığını anlamadığım; hani şu mikserin içinden çıkan sipiral uçlar va ya, onlar süper yapıyor. Tederim . Hamuru akşamdan hazırlayıp dolapda dinlendirip, sabah mutlaka yine çırpıp, o şekilde fırınlamak lazım. Bir de eğer göze alabiliyorsanız, elinizi unlayıp bolca unun içine aldığınız hamura şekil verin. Yok aşar beni derseniz herhangi bi kek kalıbında da bu iş süper olur.
Ama var ya büyük konuşmak da iyi bişey. Bak sonuçta ne güzel oldu değ mi???
Elinize,elimize ve tabi ki kendimize sağlık :)))))

29 Aralık 2009 Salı

mor mosmor

MOR LAHANANIN SIRRI

"Yahu kitap bulsam alırdım valla"
 Bu kadar takdım bi ara bu meseleye ben.( Ha şunu biliyorum; yalnız değilim, her 3 kadından 4 ü aynı fikirde. Neden mi? Dostum söyledim ya ben etobur, otobur vs vs. sonuçta obur bi karakterim. Boğaz dediğin şey benim mantık da; kıymetle sevilir, sayılır, gönlü hoş tutulur. İstediği yapılır.
 Geçen yıl da yine önüme gelene "sen nasıl yaptın?" sorusunu sora sora tarif birleştirdim.

  Sonuçta ortaya ;

"RESTORANDA YEDİĞİN MOR LAHANANIN SIRRI"
konulu kitap çıktı. Kendisi epi topu 10 satırdan oluşur. Ancak pek kıymetli olduğu için cilltleteceğim :))))

Malzeme basit;

1 küçük mor lahana (ağır olanı olsun ki, içi dolu olsun)
2 limon
1/2  çay bardağı sirke ( balsamik tercih sebebidir)
tuz
2 kaşık sıvı yağ ( mümkünse natürel sızma (havalı olsun diye))
Su (göz kararı)

Lahana -illa ki- elde ince ince doğranır.Tuz ile ovulur, yumuşatılır. Üzerine limon suyu sıkılıp ovulur.
Derin ve geniş bi kaba alınır. Sirke eklenir. Yağ dökülür.
Şimdi püf noktasına gelinir. Kanatime göre üstünü kapatacak kadar su doldurursak turşu oluyor, bu da tadı bozuyor. Bu nendenle kendi tarifim de sistem şu :
Mümkünse cam yada porselen saklama kaplarının en büyüğüne bahsi geçen karışımı hazırlayıp, 1 çay bardağı kadar da  su ekliyorum. 2 gün bekletip öyle alıyorum. Eğer su geçirmeyecek kadar iyi kapanan bir kapsa, ters çeviriyorum. Böylece alırken kapağı açınca en iyi demlenmiş kısmı üste geliyor. Ya da düz koymuş isem en alttan alıyorum ve arada hiç karıştırmadan hep en alttan alıyorum. Bu sebeple derin ve geniş bi kap tercih ediyorum.
Hadi anket yapalım. Yan tarafa yazıyorum "her 3 kadından 4 ü mor lahananın sırrını merak eder mi ?" diye..
Vallahi çok da merak ettim sonuç ne olacak....

SALÇALI BİFTEK VE YANINA 1 DAMLA PİLAV

Etobur, otobur, salatobur ve nihayetinde de obur bir insan olarak,bu akşam önceki günden kalma pilavın yanına Salçalı Biftek yaptım.

Elalem yemeğin yanına pilav yapar,bizde 2. ya da 3. gün pilav yanına yemek yapılır.Benim tornamı yapan kadın- kendisi annem olur, ki resmen,eğitip törpülemek yerine yontmak sureti ile beni ehlileştirmiş olan kadın-ın evinde hiç bir yemek zai edilmez, çöpe atılmazdı. Dolayısıyla aynı gelenek "Özdemirs " evinde de uygulanıyor.Hatta bugünde kalan 3 kaşık pilav yarın ki lahana sarmasına katık olacak.

Nedir malzeme, şudur ve çok kolaydır...

300 gr biftek
1/2 soğan
domates+ biber salçası
1 küçük domates (benimki buzluktan çıktı, yaz domatesi)
2 diş sarımsak
sıvıyağ
tereyağı
kekik,tuz,şeker
5-6 damla limon suyu

Et ustası babacım, 1-2 damla sirke koysaydın dediyse de ben limon suyu kullanarak; eti kekikle terbiyeledim.
Eti sıvıyağda bi güzel arkalı önlü pişirdim.(tuz atmadan) Üzerine 1 su bardağı su ekleyip bu suyu çekip yumuşatarak,pişirdim.

Etleri tavadan alıp, tereyağı ve biraz daha sıvı yağ ekledim. Soğanları kavurdum. İçine Salçalarımı koyup toz biber ekledim ve kavurdum.Ardından domatesi ( buzluktan çıkarıp suyun altına tuturak kabuğunu soydum) buzu çözülmeden küp küp doğrayıp, 2 diş rendelenmiş sarımsak ekledim ve kavurdum. Son olarak tuz ve 1 fiske şekeri de ekleyip, 1 su bardağı suyla pişirmeye başladım.Kaynayınca etleri de içine aldım ve ağzını kapatıp; Sos kıvamlanıp, suyunu çekene kadar pişirdim.

Leziz ve muhteşem oldu. İspatlayabilirim,fotoğrafına bakın...





Şimdi siz etin tipi ne böyle derseniz,hemen yapıştırayım cevabı;Kalp şeklinde ooooo.....

Ya da eti dövdüm.Yorgun ve gergindim (küçük bi ihtimal ilk dövüşüm olduğu için ) dağıttım tipini.

Yanına olmazsa olmaz salatamızı ve ayran + kolamızı katık edip afiyetle yedik. Size de afiyet olsun,sağlık sıhhat olsun ..

SELAM






Hoşbuldum,
Evinize çoook hoşbuldum.
Ben gittiğim her evde zaten çok hoşbulur, az suratsız otururum.Genel olarak mutlu ve umutlu başlarım ziyaretime..
Şimdilik size de hoş buldum, hem biraz bekleyip göreceksiniz ki çok da hoşgeldim...


HOŞGELDİM :)