Geçenlerde Koçtaş tan ilmıştım yüzüme sürerim diye,
Dolanırken nette; bilgilendim bu yaziyle ,
E hadi dedim okutalım herkese :)))
(Not : Son kararım bitkiyi rendeleyip her ne kadar mukussu olsada yüzüme öylece sürmek; zira bugün denedim başlangıçta garip olsa da 10 dk sonra cilt ipek gibi oluyor)
Çöldeki Anahtar "Aloe Vera"
Aloe vera, Asphodelaceae (zambakgiller) familyasından
tıbbi amaçlarla kullanılan bir sarısabır türüdür. Görüntüsü kaktüse benzer. Aloe
Vera’nın anavatanı Afrika ve Yemen olup;
Çöl zambağı, Ölümsüzlük bitkisi, Öd
Ağacı isimleriyle de bilinmektedir. Türkiye’de Aloe Vera’nın halk arasında
bilinen adı
Sarısabır otu’dur. Bazı yörelerde
azvay olarak da
bilinmektedir.
Bitkinin ismi Arapça
Alloek’den gelir ve
parlak acı demektir.
Vera wahre´de ise
yabani anlamına gelir. 200'den fazla cinsi
bulunmasına rağmen, şifalı özelliklere sahip yalnızca üç veya dört çeşidi
vardır. Bunlardan en etkilisi bitkisel amaçlı kullanılanı
Aloe
Barbadensis'dir.
Evde yetiştirilmesi kolay olup, küçük yanık, kesik ve çizikler için bile,
yaprağı ikiye ayırıp etli kısmı doğrudan yaranın üzerine konularak
kullanılabilir.
Ülkemizde de bazı türleri yetişmesine rağmen doğal tedavide kullanılan
barbadensis türü bizde yetişmemektedir.
Eski Çağlarda Aloe Vera
Aloe Vera ile ilgili yazılara Yunan, Mısır, Roma gibi birçok farklı kültürde
rastlanmıştır. Ayrıca daha eski Hint ve Çin kültürlerinde de bitkiyle ilgili
yazılı kaynaklara rastlamak mümkündür.
Aloe Vera 5000 yılı aşkın bir süredir, iyileştirici özellikleri ve
rahatlatıcı nemli yapısıyla yüzyıllar boyu birçok medeniyette kullanılmıştır. Bu
kadar uzun süre içinde, mucize vasfını hiç kaybetmeden günümüze popüler bir
bitki olarak gelmiştir.
“Ölümsüzlük Bitkisi” adı eski Mısırlılar
tarafından kullanılmıştır.
Mezopotamya, Nippur antik kentinde bulunan, MÖ. 2000 yıllarında yazılan Sümer
kil tabletlerinde,
Aloe Vera faydalı bitkiler arasında gösterilmektedir.
Aloe Vera
firavunların cenaze törenlerinde kullanılmaktaydı.
Tarihi kayıtlardan,
MÖ. 1500 yıllarında bile Eski Mısır’da yanık
(Aloe Vera’nın taze yaprakları kırıldığında veya kesildiğinde akan sıvı
doğrudan yanıklara tatbik edildiğinde hem kabarcık oluşumu hem de yanık ağrısı
giderilmektedir.),
enfeksiyon ve parazit tedavisinde kullanıldığı tespit
edilmiştir.
Hiyarogriflerde
Aloe Vera’yı tarif eden çizimler bulunmaktadır. Nil
kıyısında yetişen Aloe Vera’lar en değerli bitki olarak gösterilmiş ve Tanrılar
tarafından kutsanmış olduğu bilinmektedir.
Firavun Amen-Hotep I zamanında MÖ. 3500 yıllarında yazılan
Ebers
Papirüslerinde, Aloe Vera’nın kullanıldığı alanlardan geniş olarak
bahsedilmektedir. Ebers papirüsünü yazan bilgenin, değişik kaynaklara ve kendi
zamanından daha eskilere dayanarak yaptığı aktarmalar, bu bitkinin eski Mısır’da
kullanımının çok daha eski tarihlere dayandığını ortaya koymuştur. Bu papirüs,
doğal ilaçlar üzerine yazılmış raporların bir derlemesidir.
Dioskarides ve diğer Yunan ve Romalı hekimler de bu bitkiyi başarı ile
kullandıkları ve hatta bir efsaneye göre
Aristo,
Büyük İskender'i
yaralı askerleri için kullanmak üzere büyük miktarda
Aloe Vera elde etmek
için Hint Okyanusundaki Socotra Adasını ele geçirmeye ikna ettiği,
Mısır
Kraliçesi Nefertiti ve
Kleopatra sağlık ve güzelliklerinin,
Aloe
Vera güzellik terapilerine borçlu oldukları da anlatılmaktadır.
Kleopatra’nın, meşhur güzellik banyosunu,
keçi sütü ve Aloe
Vera karışımı ile yaptığı, cildini taze tutmak için
Aloe Vera ile masaj
yaptırdığı, Napolyon’un eşi
Josephine’nin yine bu maddeyi ünlü süt
banyosu terkibine eklediğini öğreniyoruz.
Aloe Vera, şifalı özellikleri çok eskiden beri bilinen bitkilerin en
önemlilerinden biridir.
İbni Sina’nın “El Kanun Fi’t Tıp” adlı kitabında
adı geçen bu bitkiyi
Christoph Colomb, vazgeçilmez dört besin maddesinden
biri olarak tanımlar.
“Dört bitki insan sağlığı için vazgeçilmezdir:
Buğday, üzüm, zeytin ve
aloe. İlki insanı besler, ikincisi ruhunu yükseltir, üçüncüsü ona ahenk
verir, dördüncüsü iyileştirir.”
Christopher Columbus (1451-1506)
Mahatma Gandi ise uzun süren oruç dönemlerinde Aloe Vera'dan çok
yararlandığını belirtir.
“Eğer uzun süren açlık zamanlarımın arkasındaki gizli güçleri soracak
olursanız evet, sarsılmaz Tanrı inancım, basit ve tutumlu hayat tarzım ve
yararlarını 19. yüzyılın sonunda Güney Afrika’ya seyahatim sırasında öğrendiğim
aloe bitkisidir.”
Mahatma Gandhi (1869-1948)
Peygamber Efendimiz (S.A.V) tarafından Sarısabır suyunu,
göz
ağrılarına karşı kullanılmasını tavsiye etmiştir.
Ayrıca
Afrikalı avcılar onu ciltlerine sürerek
terlemeyi ve vücut
kokusunu gidermek için kullanmaktadırlar.
Aloe Vera’nın Fiziksel ve Kimyasal Özellikleri
Aloe bitkisi bir kaktüs çeşidi olmasından dolayı %99 – %99.5 oranında su
taşır ve
PH değeri ortalama 4.5 civarıdır. Kalan katı kısımda ise birçok
farklı vitamin, mineral, enzim, şeker, antrakinon, lignin, saponin, yağ asitleri
ve aminoasitler bulunmakta, besleyici özelliği güçlü olan bir bitkidir.
Aloe Vera içerisinde bugüne kadar
160 bileşen bulunmuştur. Birçok
bileşen de bulunmaya devam edilmektedir. Sağlığa yardımcı ana bileşenler ve
maddeler aşağıda sıralanmıştır.
Vitaminler
A, B1, B2, C, E, B12, Choline, FolicAcid, İnositol, Niasin.
Aloe Vera’da vücut için çok önemli olan antioksidan özellik taşıyan A, C ve F
vitaminlerini bolca bulabilirsiniz. Bunun yanında B vitamini (thiamine), niacin,
B2 (riboflavin), cholin ve folik asit de bulunabilmektedir. Hatta bazı kaynaklar
B12 vitamininin de bulunduğunu belirtmektedir.
Mineraller
Sodyum, potasyum, kalsiyum, magnezyum, manganez, bakır, çinko, krom, demir
bunların hepsi Aloe Vera bitkisinde bulunabilir. Magnezyum laktat,
aminoasitlerden histamin salınımını engeller. Histamin ise birçok alerjik
reaksiyonda salınan ve kaşıntı, acı gibi sonuçları olan bir maddedir. Histamin
salınımını engellemesi, aloenin antipuritik etkisini açıklar niteliktedir.
Enzimler
Amylase, lipase, catalase, protease, bradkinase, glcose, carboxypeptidase,
cellulase, glcose, dehydrogenase, oxidase ve daha birçok enzim içermektedir.
Şekerler
Monosakkarit ve polisakkarit şeklinde çeşitli şekerler Aloe Vera’da
bulunabilir. Bunlardan en önemlileri glucose ve mannosedan olusan gluko-mannans
diye bilinene polisakkaritlerdir. Bu tip sakkaritler sızıntılı bağırsak
hastalığının (leaky gut syndrome) önlenmesinde ve iyileştirilmesinde çok büyük
öneme sahiptir.
Aminoasitler
Aloe Vera, proteinlerin yapıtaşı olan aminoasitler yönünden oldukça
zengindir. Vücuda gerekli olan aminoasitlerden 20-22 tanesi Aloe Vera’nın jel
kısmında bulunmaktadır. Bunun yanında vücudun üretemediği ve ihtiyacın
besinlerden karşılanmak zorunda olduğu 8 aminoasitten 7 tanesi yine Aloe
Vera’nın jel kısmında bulunmaktadır.
Polisakkaridler
Çalışmalar Aloepolisakkaritlerinin biyolojik olarak aktif olduğunu, vücuda
yarar sağlayan ve iltihap önleyici özelliklerinin çoğunu sağladığını gösterir.
En önemli özelliği bağışıklık sistemini güçlendirmesidir. Antikanser özelliği
vardır. Anormal hücrelerin çoğalması ve büyümesini önler. Mide mukozası ve oniki
parmak bağırsağı ülserine iyi gelir. Aynı zamanda diyabetlere, hepatit ve siroza
faydalıdır.
Flavone Maddeler
Rutin, quercetin ve birçokları; rutin iltihap giderici ve antivirütiktir.
Ouercetin balgam sökücü, öksürük gidericidir. Aynı zamanda astım etkilerini
hafifletici ve azaltıcıdır, kan basıncı düşürücü, kılcal damarları güçlendirici
ve esnekliğini artırıcıdır. Kolesterol düşürücü ve koroner arter damarları
açıcıdır.
Bitkinin %
96'sı sudan oluşan yapraklarında ayrıca
temel yağlar,
amino asitler, mineraller, vitaminler, enzimler, glikoproteinler
(glicoproteins), rezin ve antrasen veya antrakinon türevleri yer almaktadır.
Sindirim sistemi, epitel doku, solunum yolları ve bağışıklık sistemi üzerinde
düzenli kullanım ile mucizeler yaratan bitkinin yapısında
aspirinin ana
maddesi olan salisilik asid de bulunmaktadır.
Aloe Vera Nedir?
Aloe bitkisi 3 ana bölümden oluşmaktadır.
Yaprağın kabuğu, Latex
yapışkan sarı sıvı ve
jel tabakası.
Kabuk bölümü, müshil olarak kullanılan ve
antrakinonlar adı
verilen maddeleri içeren yeşil bölümdür.
Bitki yaklaşık dört yılda olgunlaştıktan sonra yapraklarının özü, içindeki
jelin ve dış kabuğundaki özsuyunun karışımı ile
%100 doğal bir bitki
suyu olarak ürün haline dönüştürülür.
Aloe Vera; çeşitli Aloe (Liliaceae) familyası yapraklarından
çıkartılan usarenin (öz), güneşte veya ısıtılarak yoğunlaştırılması ile elde
edilen bir maddedir.
Aloe Vera bitkisinin yapraklarında vitaminler, mikrobesinler ve yağ amino
asitleri açısından zengin bir jel vardır. Aloe Vera’nın nemlendirici bileşeni
cildi yumuşatıp pürüzsüzleştirerek kozmetik için mükemmel hale getirir.
Yapılan araştırmalar Aloe Vera’nın cildi nemlendirdiğini, güneş yanığı ve
cilt kızarıklıklarına iyi geldiğini, cildin esnekliğini ve tazeliğini korumaya,
akne ve egzamayı kontrol altına almaya da yardımcı olduğunu göstermektedir. Aloe
Vera ayrıca, böcek veya sinek ısırıklarından veya alerjiden kaynaklanan
kaşıntıya da iyi gelmektedir.
Aloe Vera Jeli
Antrakinonları içeren kabuk bölümü suyunun uçurulması ile elde edilen
ve laksatif olarak kullanılan kısma
Aloe denir. Yaprağın iç kısmında
bulunan ve parankim hücreler tarafından imal edilen müsilaj görünümlü renksiz
kısma ise
Aloe Vera Jel adı verilir. Bu iki kısım devamlı şekilde kavram
karışıklığına neden olduğu için, Dünya Sağlık Örgütü (WHO) nün Seçilmiş Tıbbi
Bitkiler monografında ayrı bölümler halinde incelenmiştir.
Bitkinin yapraklarından çıkarılan
usare (özsu) nin, güneşte veya
ısıtılarak yoğunlaştırılmasıyla elde edilen kısım, siyah parlak kütleler halinde
kalır. Bu madde
sarı sabır adını alır.
Antrasen türevleri taşır.
Kalın barsağa etkili bir müshildir.
Jel kısmında,
18 amino asid, 20 mineral, 12 vitamin ile çeşitli
bilimsel araştımalarda
immunostimülan olduğu gösterilmiş olan
asemannan,
glukomannan,
mannoz-6 fosfat,
aloerid
gibi polisakkaridler; çeşitli enzimler, deneysel olarak antihistaminik olduğu
gösterilmiş olan
alprogen; yine çeşitli çalışmalarda kan kolesterol
düzeylerine ve selim prostat hipertrofisine etkili olduğu bildirilen
lupeol,
beta-sitosterol ve
kampesterol gibi steroller ile
lignin, salisilat gibi maddeler bulunmaktadır.
Aloe jeli denilen sıvı, yaprakların güneşte bekletilerek veya
ısıtılması ile elde edilir. Koyu kahve renkli jelatinimsi parçalar halindedir.
Suda kısmen, alkolde tamamen çözünür. Ağızdan veya yüzeysel olarak
kullanılabilir.
Aloe konsantre ise Aloe jelinin suyu uzaklaştırılıp dondurularak
kurutulmuş şekli olup oral olarak kullanılır. Bir de yine oral olarak kullanılan
Aloe Vera latex ürünü elde edilir. Bu Aloe'nin suyu buharlaştırılıp alındıktan
sonra yapraklarda kalan kısmıdır ve daha ziyade
antrakinon türevlerini
içerir. Yapışkan, acı, sarı bir sıvıdır. Vücudumuz için gerekli olan 22 amino
asitten 20 tanesi Aloe Vera'da bulunmaktadır. Bu aminoasitlerden 7’si, vücudun
üretemediği, diyet yolu ile temin edilen 8 adet aminoasit grubundandır.
Antrakinon grubundan anti-bakteriyel, aneljezik, anti-fungal, anti-viral olan
Aloin ve Emodin içerir.
İçeriğindeki
saponisler bakteri, mikrop, mantar ve pamukçuğa karşı
kuvvetli bir anti-septiktir. Bağışıklık sistemini güçlendirici
uzun
polisakarin zinciri ve anti-viral özellikli Acemannan sayesinde
beyaz kan
hücrelerini uyararak bağışıklık sistemini düzenler.
İltihaplanmayı önleyeyici etken maddeler olan
sterolleri (chosterol,
campesterol, lupcol, sitesterol) bulundurur. Özellikle
Lupcol anti-septik
ve ağrı kesici olarak vücutta çalışır. Aloe Vera'da aspirinin ana ham maddesine
benzer, iltihaplara karşı etkili, ağrı kesici(analgesic), ateş düşürücü ve kanı
sulandırıcı etkileri olan
salycylic asit bileşiği vardır. Aloe Vera'da
sindirimi kolaylaştıran
lipaz ve proteaz enzimleri yanı sıra iltihapları
yok eden
carboxypeptidase enzimini de bulunmaktadır.
Aloe vera jel’inin gerek yüzeysel kullanım, gerekse besin
tamamlayıcısı olarak içecek şeklinde hazırlanması, özel yöntemler
gerektirmektedir ve ürünler, günümüzün son derece gelişmiş analiz yöntemleri ile
kontrol edilmektedir. Bundan amaç, jelde varolduğu bilinen maddelerin ürünün
içinde de korunmuş olarak bulunmasıdır.
Jel, pigment ve haşerat ilaçları yapımında kullanılır.
Yanıkların sebep olduğu ağrıları keser. Sirke ile karıştırılıp saç diplerine
sürülürse dökülmelerini önler.
Aloe Vera nasıl kullanılır?
Aloe Vera’nın yapraklarından elde edilen değişik özler ve ekstreler, çeşitli
cilt sorunlarında haricen kullanılır. Anti inflamatuar maddeler açısından zengin
olan bu öz ve ekstreler, yanıklar ve yaralar için kullanılır. Cildin iyileşme
hızını artırdığı bilinmektedir. Krem, merhem veya losyon yapımında hem dahilen
hem de haricen cilt bakımı, güneşe karşı korunma, güneş yanığı, akne, yanıklar
ve tıraştan sonra yüz bakımı için kullanılır.
Bunun yanında antiviral ve antifungal (mantara karşı) etkileri de vardır.
Diğer yandan, geleneksel olarak
“iç ve dış yaraları iyileştirici” olarak
dahilen kullanıldığı hakkında kayıtlar da bulunmaktadır. Cilt yaraları dışında,
mide ve sindirim sorunları için de tedavi edici özelliği vardır. Laksatif
etkisinden dolayı da uzun yıllardan beri kullanılmaktadır. Son yıllarda
ülkemizde, hakkında en çok spekülasyon yapılan doğal ürünlerin başında belki de
Aloe Vera gelmektedir. Aloe Vera cilt kozmetiğinde ve estetik uygulamalarda
gerçekten de yararlıdır. Sarısabır sirke ile karıştırılarak saç dipleri ovulursa
saç dökülmesini azaltır.
Aloe Vera Sabır şurubu
Sabır özsuyu çıkarıldıktan sonra
C, E Vitamini ve Sorbit katılır,
bozulması böylece önlenir: Sabır özsuyundaki 1,8-Dihidroksiantrasen türevleri
özel bir metotla ayrılarak sabır şurubu (sabır özsuyu) içilebilir hale gelir.
Ayrıca ilaç yapımında kullanılır ve geri kalan kısım özel işlemler sonucunda
şurup gibi içilecek halle getirilir ve bu sabır özsuyu veya sabır şurubu birçok
hastalığa karşı ve immun sistemini kuvvetlendirici olarak içilir.
Sabır şurubu çok yeni olarak keşfedilmiş olup başta; allerji, bahar
nezlesi, lösemi, kanser, verem, yorgunluk, nörodermatoz, nörodermatit, sedef
hastalığı, immün zafiyeti, metabolizma zafiyeti, mide- ve bağırsak hastalıkları,
akne, sivilce, baş ağrısı, ADS, ağız kokusu, bademcik iltihaplanması, burun
tıkanması, abse, dişeti iltihaplanması, diş ağrısı, artoz, artrit, öksürük,
bronşit, astım, üşütme, ayak mantarı, grip, enfeksiyon, saç dökülmesi, kaşıntı,
gastrit, ülser, sindirim rahatsızlıkları, kabızlık, bulantı, şişkinlik, ishal,
basur, böbrek iltihaplanması, pankreas iltihaplanması, kulak iltihaplanması,
ödem, derini kuruması, siğil, yaşlılık lekeleri, mantar hastalıkları, prostat
iltihaplanması, güneş yanığı, yanıklar, ezilme, burkulma, kist, şişmanlık, kalp
anjini, uyku rahatsızlıkları, varis, damar sertliği, bacak ülserleri, kandaki
yüksek şeker (diabet), kolesterol, lipid, trigliseride karşı kullanılır. Ayrıca
karaciğer arıtıcı özelikleri vardır.
Aloe Vera sabunu faydaları
Binlerce yıldır çeşitli cilt sorunları için kullanılan bir bitkidir. Aloe
Vera’da bulunan gliko-proteinler cilt yanmalarına, polli-sakkaritler cilt
sorunlarının tedavisine yardımcı olmaktadır. Kan dolaşımını hızlandıran, cildin
nem dengesini sağlayan Aleo Vera, alerjik ve kuru ciltler için faydalıdır.
Cildi derinlemesine besleyerek, doğal dengesini kazanmasını sağlar. Cildin
yağ-nem dengesini düzenlerken, aşırı yağlanmayı engeller. Gün boyu cildinizi
nemlendirir. İpeksi dokusuyla cilde pürüzsüz, canlı bir parlaklık verir.
Aloe Vera, çeşitli cilt sorunlarına karşı, özellikle epitel doku için
faydalıdır. Akne, kireçlenme, egzama, sedef, mantar, böcek sokmaları, güneş ve
cilt yanıklarına, alerjik, kuru, iltihaplanan ciltlere iyi gelir. Kan akımını
arttırıcı, cilt nemlenmesini düzenleyici ve hücre jenerasyonuna etkilidir.
Aloe Vera’nın Sağlığımızdaki Etkileri
1930’lu yıllardan beri yapılan Aloe Vera hakkındaki araştırmalar;
yapraklarından elde edilen usarenin (öz) yaraları (Ameliyat yaraları dahil),
ülserleri ve yanıkları üzerlerinde koruyucu bir tabaka oluşturarak hızla
iyileştirdiğini ortaya koymuştur. Yaprakların %96’sı sudan oluşmakta olup;
geriye kalan içeriği temel yağlar, amino asitler, mineraller, vitaminler,
enzimler, glikoproteinler (glicoproteins), rezin ve antrasen veya antrakinon
türevlerinden oluşmaktadır.
Bu türevlerden en önemlisi
Aloin (Barbaloin) dir. 1930’lu
yıllardan beri;
kolit (kalın bağırsak iltihabı) ve peptik ülser gibi sindirim
yolları tahrişlerine karşı kullanılmasının yanı sıra, sindirim
kolaylaştırıcı, şişkinlik giderici, kan ve
lenfatik dolaşıma (Lenfatik
Sistem: Hücreler arasındaki biriken sıvıyı lenf damarları aracılığı ile
uzaklaştıran sistem),
böbrek, karaciğer ve safra kesesi fonksiyonlarına
yardımcı olarak da kullanılmaktadır.
Aloe Vera, en azından
üç anti- inflamatuar etkili yağ asiti de
içermektedir. Bu yağ asitleri; mide, ince bağırsak ve kolon (kalınbağırsağın
kolon denilen bölümü) üzerinde yardımcı etkiye sahiptir ve sindirim güçlüğü veya
hazımsızlığın neden olduğu
aşırı asitliliği (fazla mide asidi) önlemek
için sindirim sıvılarını doğal olarak alkali hale getirir ve sindirim yollarını
temizler.
Aloe Vera içerisinde yakın zamanlarda bulunan bir bileşik olan
acemannan’ın ise vücudun
doğal direncini (Bağışıklık sistemi)
artırma yeteneği üzerindeki çalışmalar devam etmektedir. Şu ana kadarki
çalışmalar; acemannan’ın
T-lenfosit hücrelerini destekleyerek bağışıklık
sistemine yardımcı olduğunu göstermiştir.
İçerdiği
ağrı ve yanıkları iyileştirici maddeler ise;
salisilatlar,
bradykinnase ve lactate (Laktik asit tuzları) dır. Ayrıca Aloe Vera,
yanıklarda bölgeye kan akımını arttırarak iyileşme sürecine yardımcı olan
maddeler de içermektedir.
Aloe Vera
kabızlığa karşı, bağırsak yumuşatıcı olması sayesinde
laksatif olarak da kullanılmaktadır.
Aloe Vera’nın önemli bir kullanım alanı da
cilt ve cilt
hastalıklarıdır. Yapılan araştırmalar Aloe Vera’nın cildi nemlendirdiğini,
güneş yanığı ve cilt kızarıklıklarına iyi geldiğini, cildin esnekliğini ve
tazeliğini korumaya, akne (sivilce) ve egzamayı kontrol altına almaya da
yardımcı olduğunu göstermiştir.
Ayrıca Aloe Vera,
böcek veya sinek ısırıklarından veya
alerjiden
kaynaklanan kaşıntıya da iyi gelmektedir. Yapılan araştırmalara göre Aloe
Vera’nın cilt üzerindeki iyileştirme gücü, cilt ya da derideki oksijen miktarını
ve doku sentezini arttırmasından ileri gelmektedir.
Aloe Vera Ne Gibi Durumlarda Kullanılmalıdır?
Aloe Vera bitkisi sonuçta vücuda zararı olmayan bir bitkidir ve herhangi bir
meyve sebze gibi güvenle tüketilebilir. Buna karşılık Aloe Vera’nın bir ilaç
olmadığı, sadece yararlı bir besin maddesi olduğu akıldan çıkarılmamalıdır. Aloe
Vera’nın iyileştirici etkisinin kullanım alanları çok geniştir.
1. Bağışıklık sisteminin güçlü olmasını gerektiren her türlü durumda
2.
Cilt hastalıklarında, sivilce, egzama, alerji, çıban, iltihap gibi cildin
iyileştirilmesini gerektiren durumlarda
3. Virütik herpes ve uçuklarda
antivirütik olarak
4. Saç dökülmesi, saç kepeklenmesi gibi cilt
durumlarında
5. Güneş yanıkları ve diğer yanık durumlarında, kesiklerde,
sedef gibi hastalıklarda
6. Baş ağrısı, kas ağrısı, migren gibi
durumlarda
7. Diş eti problemlerinde
8. Karaciğeri etkileyen hepatit siroz
gibi hastalıklarda
9. Bağırsak ve mide sorunlarında, ülserlerde, ağız
yaralarında
10. Kalp bozuklukları, yüksek tansiyon
11. Astım, gut,
bronşit, soğuk algınlığı gibi rahatsızlıklarda
12. Prostatla ilgili
problemlerde
Yukardaki rahatsızlıklarda yardımcı besin olarak kullanılır. Bu
rahatsızlıklara faydalı olmasının sebebi, bağışıklık sistemi ve epitel dokuyu
güçlendirmesidir.
Aloe Vera’nın Kullanım Alanları
Aloe Vera tüm sağlık sorunları için kullanılabilir. Sağlıklı bir bağışıklık
sistemi oluşmasını düzenler. İçerisindeki bitkisel vitaminler, enzimler,
mineraller ve amino asitlerden olan karışım, vücuda çok fayda sağlar. Sebze ve
meyve kadar da kullanımı güvenlidir.
Aloe Vera özellikle
bağışıklık sistemi üzerinde fayda
sağlamaktadır. Bu fayda asırlar boyu
Aloe Vera'nın mide ülseri,sindirim
rahatsızlıkları, kabızlık, ishal, hemoroid, zihinsel yorgunluk, migren, akne,
kireçlenme, egzama, sedef, mantar, böcek sokmaları, tahrişler, güneş ve cilt
yanıkları gibi rahatsızlıklarda iyi geldiğini bildiren binlerce insanın
beyanlarıyla büyük ölçüde kanıtlanmıştır. Düzenli olarak içilen
Aloe Vera
sayesinde bağışıklık sisteminin neden olduğu rahatsızlıkların azaldığı
görülmüştür.
Özetle, genel olarak;
- Bağışıklık
sisteminin değerini yükseltir, toksinlerin atılmasını sağlar.
- Ağrılarda,
adale ağrısı, baş ağrısı, migren,
- Genel
yorgunluk ve isteksizlikte, stres, düzensiz metabolizma, psikolojik ve depresif
rahatsızlıklar, uyku düzensizliği,
- Mide ve
bağırsak problemlerinde, ülserde, hazımsızlıkta, kolitte,
- Hemoroid,
- Yüksek
tansiyonda,
- Egzama
ve alerjilerde, sivilcelerde, deri kalitesi iyileştirilmesinde, sedef
hastalığında, çıban ve iltihaplarda,
- Zona,
- Yanıklar
ve güneş yanıklarında, küçük kesiklerde, kuru deri problemlerinde, böcek
sokması, saç ve cilt kepeklenmesi, saç dökülmesi,
- Diyabetlerde,
- Antivirütik,
herpes ve uçuklarda,
- Kalp ve
dolaşım bozukluklarında, yüksek tansiyonda,
- Kolesterol,
- Romatizmal
hastalıklarda, eklem iltihaplanmasında, eklem ağrılarında ve kemik erimesinde,
- Astım,
- Soğuk
algınlıklarında, boğaz enfeksiyonları ve diş eti problemlerinde,
- Prostat,
- Karaciğer
iltihaplanması (Hepatit), Sirozda,
- Bronşit,
- Gut
hastalığı,
- Kanser
tedavisi gören kişilerde, etkisi görülmüştür.
Aloe Vera, aynı zamanda çok şiddetli bir cinsel güç artırıcı (afrodizyak)
ürünüdür ve cinsel istek arttırma konusunda birçok ürüne kıyasla çok etkili bir
ürün durumundadır.
Bu ürün, aynı zamanda mükemmel bir etki yaratarak
ayaktaki nasırları ve
aşırı kötü kokuyu alma konusunda da çok etkili bir ürün durumundadır.
Aloe Vera bitkisi,
çay olarak tüketildiğinde çok etkili bir iştah kesici
görevi görür ve kısa zaman içerisinde
zayıflamanız için gerekli olan
tüm mineralleri vücudunuza enjekte ederek fazla kilolarınızdan, aynı zamanda
hareketsizlik sonucu vücudunuzda birikmiş olan fazla yağlardan tam anlamı ile
kurtulmanızı sağlayacaktır.
Bu durumlarda vücuda yardım etmesinin sebebi
bağışıklık sistemi veya
epitel doku üzerindeki olumlu etkileridir. Yukarıdaki hastalıkların
tedavileri kesinlikle doktor tarafından yapılmalıdır fakat tedaviyle birlikte
besin desteği olarak Aloe Vera’lı ürünlerin kullanımı mantıklı olacaktır.
Aloe Vera nasıl kullanılır?
Aloe Vera’nın yapraklarından elde edilen değişik özler ve ekstreler, çeşitli
cilt sorunlarında haricen kullanılır. Antiinflamatuar maddeler açısından zengin
olan bu öz ve ekstreler, yanıklar ve yaralar için kullanılır. Cildin iyileşme
hızını artırdığı bilinmektedir.
Bunun yanında antiviral ve antifungal (mantara karşı) etkileri de vardır.
Diğer yandan, geleneksel olarak
“iç ve dış yaraları iyileştirici” olarak
dahilen kullanıldığı hakkında kayıtlar da bulunmaktadır.
Cilt yaraları dışında, mide ve sindirim sorunları için de tedavi edici
özelliği vardır. Laksatif etkisinden dolayı da uzun yıllardan beri
kullanılmaktadır.
Son yıllarda ülkemizde, hakkında en çok spekülasyon yapılan doğal ürünlerin
başında belki de Aloe Vera gelmektedir. Aloe Vera cilt kozmetiğinde ve estetik
uygulamalarda gerçekten de yararlıdır.
• Sarısabır sirke ile karıştırılarak saç dipleri ovulursa saç dökülmesini
azaltır.
• Müshildir. Ancak fazla kullanılırsa diyareye neden olabilir.
• Midevidir. Sindirimi kolaylaştırır.
• Safra söktürücüdür.
• Kadınlarda aybaşı kanamasını artırarak aybaşı dönemini kolaylaştırır. Böyle
durumlarda, etkisinden yararlanmak üzere sarısabırın yaprakları kesilerek ya da
çizilerek çıkan özsu alınır. Ancak, çok küçük bir dozu, bir-iki damla (0,1-0,3
gram) yeterli olur.
• Deri iltihapları ve egzama durumlarında rahatlama sağlar.
• Sarısabır ayrıca yaraları, küçük yanıkları, güneş yanıklarını ve böcek
sokmalarını iyileştirir.
• Kuru ciltleri nemlendirip rahatlatır. Bu gibi durumlarda, sarısabırın
yapraklarından çıkarılan özsu, şikayetli yerlere dıştan uygulanır.
• Gebe kadınlarda rahim kasılmalarına ve emzikli annelerde bebekte ishale
neden olacağı için, bu gibi kişiler sarısabırı dahilen kullanmamalıdır.
• Büyük yanıklarda kullanılmamalı, hemen uzman doktora başvurulmalıdır.• Deri
iltihapları ve egzama durumlarında rahatlama sağlar.
• Sarısabır ayrıca yaraları, küçük yanıkları, güneş yanıklarım ve böcek
sokmalarını iyileştirir.
Tıbbî Faydaları
Nasıl ki bir askeri birlikte hava, kara, deniz, lojistik ve özel vurucu
timlerden oluşursa insanın
immün sistemi de T-Hücreleri, B-Hücreleri,
makrofaj, lenfozitler ve granolizitler gibi çeşitli savunma güçleri ve
bunların ürettiği ve kullandığı özel silahlardan
(antikor) oluşur. Bu
sistemi oluşturan unsurların farklı vitamin, mineral, enzim ve aminoasitler
ihtiyaçları vardır. Aloe Vera da Allah’ın insanlara sunduğu bir nimettir ve bir
eczane gibi çok yönlü ve çeşitli hastalıklara karşı kullanılır.
* Aloe Vera T-Killer hücrelerinin sayısını çoğaltarak işlevlerinde daha aktif
olmalarını sağlar.
* Aloe Vera, antikor oluşumunu destekler.
* Aloe Vera suyuyla desteklenen hücreler, tümörlü hücrelerin yok edilmesinde
normalin 10 katı daha fazla etkilidirler.
* Aloe Vera'da bulunan enzimler, vitaminler, mineraller, poli-sakkarit
maddeleri, ur, tümör ve ölü hücrelerin yok edilmesini sağlayarak gerek hasta,
gerekse sağlıklı hücrelerin yeterince beslenmesini sağlar.
* Aloe Vera,
gıda maddelerinin hücrelere ulaşmasını kolaylaştırmak için doku geçirgenliğini
arttırır, hücrelerdeki toksinlerin daha kolay atılmasına yardımcı olur.
* Şimdiye kadar bilinmeyen bir yöntemle Aloe Vera, tıbbi tedaviler sonucu
ortaya çıkan radyoaktif ışınların hücrelere verdiği zararı nötralize eder.
* Aloe Vera kemik iliği aktivitesini destekleyerek yeni alyuvarların
oluşumunu hızlandırır. Bu faktör lösemi (kan kanseri) tedavisinde son derece
etkilidir.
* Hücre ve dokuların 2-7 kat daha fazla gelişmesini sağlar.
* Işın tedavisi ya da kemoterapi sırasında Aloe Vera suyu yan etkileri
azaltmada ve bağışıklık sisteminin hastalığın seyri esnasında güçlenmesinde
yardımcı olur.
* Aloe Vera’nın
en önemli özelliği vücudu arıtıcı olmasıdır, özellikle
de bu zamanda birçok tehlikeli çevre faktörü bunu zaruri kılmaktadır. Kanser
hastalarının gördüğü ışın ve kemoterapi sonucu dokular tahrip olmaktadır ve
tahrip olan bu dokular Aloe Vera ile tedavi edilebilmektedir. Aloe Vera’nın
birleşimindeki 450 madde bulunur ve bunlar vücudu kuvvetlendirir ve immün
sistemini harekete geçirir.
Aloe Vera dahili olarak kullanıldığı gibi harici olarak da cilt ve saç bakımı
için kullanılır.
Araştırmalara göre Aloe Vera’nın en çok etkili olduğu bölgeler:
1) Epitel Doku Hücreleri: Epitel doku hücreleri vücudun yüzeyini
kaplayan veya yüzeyiyle bir şekilde iletişim içinde olan doku hücreleridir.
Derimiz epitel sistemin en büyük parçası olmakla birlikte en çok tahriş olan,
bozulmalara uğrayan kısmıdır. Aloenin derideki ve diğer iç zarlardaki onarıcı
etkisi çok yüksektir.
2) Bağışıklık Sistemi: İmmun sistem üzerinde de çok olumlu etkileri
olduğu bilinen Aloe Vera’nın bağışıklığı artırıcı etkisi birçok amansız
hastalıkta doktor tedavisine yardımcı bir unsurdur. Şüphesiz bağışıklık
sistemini çökerterek insanı ölüme bile götürebilecek AIDS, kanser gibi
hastalıklarda da bir tedavi yöntemi kadar etkili olmasa da vücudu zinde tutup,
bağışıklık sistemini güçlendirdiği için Aloe Vera’lı ürünlerin kullanımının
tedaviye faydalı olacağı gerçektir.
a-) Hücre zarı: Acemannan hücre zarında yoğunlaşır ve hücreye bakteri,
virüs, mantar ve parazitlerin girmesini ve zarar vermesini önler. Amerikalı
pataloji doktoru Dr. Mc. Daniels Aloe Vera aldıktan bir kaç gün sonra bu etkinin
ortaya çıktığını tespit etmişlerdir. Ayrıca akyuvarlar kuvvetlenerek en
saldırgan virüsleri dahi zararsız halle getirir.
b-) Hücre hareketleri: Acemannan hücreleri aydınlatır ve hareketlerini
yükseltir, bu fiziki olarak ölçülebilir. Acemannan immün sisteminin alt
türevlerindeki momozitler, makrofajlar, T-Hücreleri (öldürücü hücreler),
antikorlar ve diğer savunma hücrelerini aktif hale getirir. Acemannan makrofajı
(yiyici hücreler) harekete geçirerek yabancı proteinları ve allerjiye sebep olan
allejenleri yok eder. İmmün sistemi güçlenerek bakteri, virüs ve parazitleri
zararsız halle getirir.
c-) Hücrenin nefes alması: Acemannan hücrelerin daha iyi nefes
almasını sağlar. Böylece hücrelerdeki metabolik değişiklikler ve arınması daha
da kolaylaşır. Radyoloji ile yapılan araştırmalarda vücut enerjisinin artığı
görülmüştür.
d-) Bağırsak ve bağırsak florası: Acemannan bağırsaklarda yoğunlaşan
kimyasal zehirli maddelerin arıtılmasında büyük rol oynar. Bağırsaklar temiz
olursa bağırsaklardaki vitamin ve mineraller en ideal şekilde absorbe edilir.
Bağırsak mantarlarından candida mantarının salgıladığı zehirli maddeler
özellikle de sinir zehiri olarak bilinen asetaldehidi kendine bağlayarak dışarı
atılmasını sağlar. Aloe Vera jelinin sürekli alınması halinde bağırsak pH-değeri
asitli ortamdan bazlı ortama doğru dönüşür, böylece mantarların yaşam ortamı yok
olur.
e-) Eklem, kiriş, kıkırdak ve kemik: Acemannanın hücre zarında
yoğunlaşması ile kemik iliği zehirli maddelerden korunur. Acemannnan kiriş,
eklem ve bandları yeniler ve eklemlerin yeterince sıvı salgılamasını sağlar.
Böylece acemannanla eklemler artroz ve artrite karşı korunur.
f-) İmmün sistemi: AIDS-Hastalarında görülen immün zafiyetine karşı
Aloe Vera jelinin etkili olduğu tespit edilmiştir. ABD’li profesörler immün
sistemini acemannnanın güçlendirdiği ve hastaların durumunun iyileştiği
görülmüştür. Klinik araştırmalarda herpes ve grip virüslerinin Aloe Vera jeli
ile 15 dakikada yok olduğu tespit edilmiştir. Kanserli köpek ve kediler üzerinde
yapılan tedavi denemelerinde kanserli urların eridiği gözlemlenmiştir. Lösemili
kediler üzerinde yapılan araştırmalarda Aloe Vera jeli ile tedavi edilen
kedilerin %71 oranında sağlıklarına kavuştukları ve diğerlerinin öldüğü
görülmüştür.
Aminoasitler: 20 aminoasit türevi mevcuttur ve bunlar insan vücudunda
binlerce proteinin oluşmasında temel taşlarını oluştururlar ve enzimlerin,
hormonların, ve anti korların oluşmasında ve de metabolik değişimlerde çok büyük
rol oynarlar. Bu amino asitlere hayati aminoasitler de denir. Aloe Vera bu
aminoasitlerden 7’sini içerir. Ayrıca hayati olmayan ama birçok önemli
fonksiyonları olan başka aminoasitlerde içerir.
Mineraller: Aloe Vera’nın içerdiği mineraller insan için hayati öneme
sahip olan minerallerdir.
a-) Demir: Demir, kanın oluşumunda ve immün sisteminde çok önemli
hayati görevler görür ve bu Aloe Vera’da fazlaca vardır.
b-) Kalsiyum: Kalsiyum kemik ve dişlerin oluşumunda ve gelişiminde ve
de metabolik değişimlerinde ve de kanın pıhtılaşmasında mutlaka olması gereken
bir mineraldir. Ayrıca tansiyon ve kalp arışlarını ayarlayıcı ve de kas ve
sinirlerdeki tahribatı iletici görevler görür. Bu mineralden yeterince Aloe
Vera’da vardır.
c-) Magnezyum: Magnezyum 300 enzimin oluşmasında anahtar görevi görür,
kas ve sinirlerdeki uyarıları frenler, kalp ve damar hastalıklarını önler, kemik
ve dişin oluşmasında önemli rol oynar. Magnezyuma Anti-Stres- Minerali’de denir,
yani stresi önlemede önemli görevleri vardır.
d-) Mangan: Mangan vücuttaki zehirli maddelerin arıtılmasında ve kanın
oluşumunda önemli fonksiyonları vardır ve de ayrıca kemik, kiriş, kıkırdak ve
ara dokunun oluşmasında önemli fonksiyonları vardır.
e-) Selen: Selen serbest radikaller, çevre kirliliği, sigara ve stres
gibi tahrip edici faktörlere karşı hücreleri korur. Selen enfeksiyona karşı
immün sistemi güçlendirir. Bu elementin yetersizliğinde dokular beyini uyarırlar
ve alarm durumuna geçerler.
f-) Çinko: Çinko hücreleri serbest radikallere karşı korur ve immün
sistemini güçlendirir. Bu element iltihapları önleyici, yaraları iyileştirici,
deri saç ve tırnakları güçlendirici, sağlamlaştırıcı ve de parlatıcıdır
(canlılık verici). Çinko yetersizliği enfeksiyona karşı mücadelede yetersiz
kalma, iktidarsızlığa ve hatta sperma kalitesinin düşmesine ve de bu nedenle
çocuk yapamamaya neden olabilir.
Vitaminler:
B1-Vitamini: Enerji kazanımı için ve de kaslarla sinirlerin çalışması
için gereklidir. B1-Vitamin yetersizliği hemen sinirsel gerginlik ve
dermansızlığa (güçsüzlük) sebep olur.
B2-Vitamini: Vücuttaki biyolojik değişimleri yönlendirir, vücudu
arıtılmasında önemli fonksiyonları vardır ve alyuvar yapımı ve derinin sağlıklı
olmasında rol oynar.
B6-Vitamini: Özellikle de karaciğerdeki aminoasitlerden enzime
dönüşmelerde anahtar rol (katalisator) oynayan bir komplekstir. Bundan başka
alyuvarın ana maddesi olan hemoglobinin oluşmasında ana rol oynar.
B12-Vitamini: Bu vitamin hücre çekirdeğindeki nukleikasit’in
oluşmasında rol oynar, nukleikasit hücrenin bölünüp çoğalması için gereklidir.
B12-Vitamin yetersizliği nedeniyle omurilikte kan yapımı yavaşlar ve kansızlık
ortaya çıkar. Günümüzde moda olan vejeteryan olma tutkusu yüzünden kişide
B12-Vitamin yetersizliği görülür. B12-Vitamini sadece hayvansal besinlerde
bulunur. Bu nedenle mümkünse haftada bir defa da olsa hayvansal besin almak
gerekir.
C-Vitamini: Bu vitamin immün sistemini güçlendirir, kemik, kiriş, kan
ve hormonun oluşmasında rol oynar. Vücudun erken yaşanmasını önler, zehirli
maddelere karşı korur. Kolesterolün yükselmesini önler. Derinin kurumasını ve
ara dokunun sertleşerek donuklaşmasını önler.
Enfeksiyonların Tedavisi
Aloe Vera bitkisi, metabolizmanın kendisini ciddi enfeksiyonlara karşı
korumasını sağlayan,
anti-viral, anti-fungal ve
anti-bakteriyel
gibi çok önemli etmenler içermektedir.
Ayrıca, içindeki acemannan adı verilen bağışıklık arttırıcı ve koruyucu
maddesinin birçok bilimsel araştırmada, test tüplerinde
HIV
virüsüne karşı etken olduğu görüldüğünden, bu bitki AIDS bitkisel tedavi
yönteminde önemli bir yere sahiptir.
Tıbbi Kullanımı
Anti-kanser aktivitesi: Kanserli dokuların büyümelerinin
engellendiğini gösteren birçok çalışma yapılmıştır.
Anti-virüs
aktivitesi: Kızamık, herpes ve HIV e karşı aktivite görülmüştür. Bu
etkilerin bir kısmının immün sistemin aktivasyonundan olabileceği düşüncesi de
gündemdedir.
Hepatit: Aloe Aloe Vera era hepatit yüzünden hasara uğramış karaciğer
hücrelerini tamir eder.
İmmün sistemi: Hücresel Bağışıklık mekanizmasındaki T hücrelerini
uyarır. Kan hücrelerinde lökosidlerin sentezini arttırır. Direkt kemik iliğine
etki eder. Makrofaj hücrelerinin yabancı cisimleri içerisine alarak yutma ve yok
etme faaliyetlerini arttırır. Hücrelere canlılık verir. İnterlökün sentezinin
arttırılması sonucunda yabancı maddelere karşı T ve B lenfositlerinin hareketini
arttırır.
Kemik erimesi: Gerek kadınlar ve gerekse erkeklerdeki
kemik erimelerinde hem kemiklerdeki yıkılmayı engellemekte ve hem de hızlı bir
hücre tamiri yaparak aksiyel kemik yoğunluğunu da arttırmaktadır. Daha hızlı bir
tedavi için omega 3 ve 9 içeren balık yağı da takviye olarak alınmalıdır.
Kolesterol: Kolesterol LDL’yi karaciğere taşıyarak orada yok
edilmesini sağlayan HDL hücrelerinin oranının arttığı gözlemlenmiştir.
Dolayısıyla toplam kolesterol oranında düşme sağlanır.
Mantarlar:
Mantar enfeksiyonlarında Aloe Vera ile yeniden üreyen deri dokularına
enfeksiyonun bulaşmadığı ve bu şekilde eski hücrelerin tendürdiyot ile
dezenfekte edilerek dökülüp yerine yeni hücrelerin oluşturulmasıyla mantardan
kurtulunmaktadır.
Pamukçuk: Ağızda pamukçuk yapan maya hücrelerinin (candida albicans)
üremesini durdurmaktadır.
Sedef: Uzun süreli bir tedavi
gerektirmektedir. Ancak neticede iyileşmektedir.
Sindirim sistemi: Oral yolla alındığında yaralarda başarılı olmuştur.
Bağırsak pasaj zamanını düşürür ve sindirimi hızlandırır. Bağırsak bakteri
florasının daha iyi çalışmasını sağlar. Protein sindirimini ve emilimini
arttırır. Kandaki alkol seviyesini düşürür.
Şeker hastalığı: Azalmış insulin salınımı ile karakterize edilen bir
karbonhidrat metabolizma bozukluğudur. Aloe Vera’nın insulin üretimini aktive
ederek kan şekerini azalttığı ve şeker hastalığı yüzünden geç iyileşen yaraları
çabuk iyileştirdiği tespit edilmiştir.
Vitiligo: Derideki melanosit hücrelerinin hasar görüp deride beyaz
lekeler oluşmasına vitiligo denir. Vücut oto immün antikorlar üretir ve bunlar
hasara sebep olurlar. Aleo Vera bu çarpık üretimi düzenleyerek onların ortadan
kalkmasını ve kıl foliküllerinde hala ölmemiş melanositler varsa onların
oluşumunu hızlandırarak pigmentlerin yeniden eski hale dönmesini sağlar. Bu
hususta diğer bir teoride Aloe Vera’nın süper oksitler oluşumunu engelleyerek
onların melanositler üzerindeki etkisini ortadan kaldırarak hücrelerin yeniden
aktivasyonuna kavuştuğu şeklindedir.
Yanıklar-Yaralar: Her türlü sıcak, soğuk ve radyasyon yanıkları ve
iltihaplı yaralarda hücreleri hızlı bir şekilde iyileştirir, ağrıları azaltır,
şişkinliği giderir, kaliteli bir doku oluşmasını sağlar. Aloe Vera Jel güneş
yanıkları ve 2. ila 3. derecede yanıklarda hızlı ve derinlemesine bir iyileşme
süreci başlatır. Aloe Lelin içeriği 2-3 gücündeki ışığa karşı doğal koruma gücü
cildi kısa vadede güneş ışınlarının zararlı etkilerine karşı korur.
Saksıda Yetişen Nemlendirici…
* Aloe Vera Jel cildin nem oranını mükemmel bir şekilde dengeleyerek,
kurumasına engel olur ona esneklik; pürüzsüz bir görünüm ve dayanıklılık
kazandırır.
* Esneklik kaybeden ciltlerde Aloe Vera Jel yeni deri
hücrelerinin gelişimini yedi kat hızlandırarak fibroplastların kolajen üretimini
artırır.
* Aloe Vera Jel cildi en derin tabakalarına nüfuz eden faydalı
maddelerle besler ve yaşayan hücrelere dönüşmesini sağlar.
* Aloe Vera
enzimleri doğal bir peeling meydana getirerek cilt yüzeyini ölü hücrelerden
arındırır.
* Aloe Jelde bulunan E vitamini dokulara oksijen girişini
kolaylaştırır, kan dolaşımını hızlandırır ve cildin erken yaşlanmasına engel
olur.
* Aloe Vera Jel cilt üzerinde doğal bir tabaka oluşturur ve zararlı
çevre etkilerine karşı koyar.
* Aloe Vera Jel ter ve toksinleri vücuttan
kolayca atar. Koltuk altlarına doğal bir deodorant olarak uygulanabilir ve
allerjik değildir.
* Normal deodoranlar lenf yoluyla göğüs uçlarına ulaşarak
göğüs kanserine neden alabilecek toksinli ağır metaller içerebilir.
*
Haşerelere karşı yüz ve vücutta Aloe Vera suyu tatbik edilebilir. Doğal Aloe
asidi sayesinde haşereler uzak tutulur.
* Yanıklar, kesikler ve tahrişler
Aloe Vera Jelin haricen uygulanması halinde kolayca iyileştirebilir. Bu esnada
Bradykinase enzimi ve ağrıların daha hızlı dinmesine yardımcı olur.
* Yara
ve ameliyat izleri vücuda allerji akışını bloke temektedir. Aloe Vera suyu ile
ovulursa kolayca iyileşir. Pürüzsüz bir görünüme kavuşur.
Aloe Vera’nın Diğer Hünerleri
* Antibiyotiklerle aylarca sürdürülen tedavilerin sonuçsuz kaldığı, ancak
Aloe Vera suyu ile yapılan tedavilerle bir iki gün gibi kısa bir sürede cevap
veren ciddi bronşit, soğuk algınlığı ve grip vakalarında olumlu sonuçlar
alınmıştır. Aynı yöntemle solunum yolu rahatsızlıkları da kolayca iyileştiği
görülmüştür.
* Aloe Vera suyu kronik yorgunluk sendromu ( Epstein-Barr
Virüsü) astım ve kireçlenme için de son derece faydalıdır.
* Aloe suyunda bulunan andrakinon maddesi kireçlenmenin neden olduğu
iltihaplanmalara iyi gelmektedir ve eklem yerlerindeki kayganlık yeniden
sağlanmaktadır.
* Arterlerdeki skleroz kireçlenme ve damar tıkanıklıkları, kolit ülser gibi
rahatsızlıklarda Aloe Vera suyu ile iyileştirilebilir.
* Her çeşit kolit-ülser hastasına Aloe Vera suyu ile yardımcı olunabilir.
* Aloe Vera Jel kanamaların durdurulmasını sağlar. Salisilik asit ve
Bradykinas enzimi ağrı kesici sakinleştirici, etkilere sahiptir.
Dikkat edilmesi gereken noktalar: Dahilen alındığında mide krampları
veya aşırı ishal oluşursa dozu düşürmek veya kullanıma ara vermek gerekir.
Hamileler veya emziren kadınlar tarafından kullanılmamalıdır. Crohn hastalığı,
ülseratif kolit gibi bağırsak sorunları olanların Aloe Vera ekstrelerini, hekim
tavsiyesi ve gözetimi olmadan dahilen kullanmaları tavsiye edilmez. Aktif mide
ülseri veya kanamasında da bu preparatlar alınmamalıdır.
Kimyasal ilaçlarla etkileşimi var mı?
Aloe Vera ekstrelerinin dahilen çok uzun süreli kullanımı diğer laksatiflerde
olduğu gibi potasyum kaybına, dolayısıyla istenmeyen klinik tablolar meydana
gelmesine neden olabilir.
Yan Etkisi Var Mı?
Haricen kullanımda bilinen ciddi bir yan etkisi yoktur. Ancak kalp, böbrek ve
karaciğer nakli gibi organ nakli geçirmiş olanların, hamilelerin ve iki yaşından
küçük çocukların ağız yoluyla kullanmamaları gerekmektedir. Uzun süreli
kullanımda potasyum kaybına neden olabilmektedir. Polen alerjisi olan kişilerin
ise ağız yoluyla veya haricen kullanımda çok dikkatli olmaları gerekmektedir.
Ağız yoluyla kullanımda ortaya çıkan bir diğer sorun ise doz belirlemesidir.
Aşırı dozda kullanım sorun yaratabilmektedir.Ağız yoluyla kullanımda kadınların
regl dönemi kanamalarında artış olacağı ifade edilmektedir. Aloe Vera latex,
uterusda kan dolaşımını arttırdığından menstrüasyon dönemlerinde veya ay
döneminin kanamaların fazla arttığı günlerinde kullanılmamalıdır. Hamile ve
emziren kadınlar ile kronik ishal veya karın ağrısı problemi olanların Aleo
Vera’yı kullanmaları tavsiye edilmemektedir.
Uyarılar….
• Aloe lateks potasyum düşüklüğüne, kramp ve mide ağrısına sebep olabilir.
Aloe lateksin yüksek dozları böbreklere zarar verebilir.
• Hamileler ve emziren anneler Aloe jel ve Aloe lateks ürünlerini ağızdan
almamalıdır.
• Aloe lateks müshil etkisiyle potasyum seviyesini düşürebilir. Potasyum
düşüklüğü digoksinin yan etkilerinin artmasına neden olabilir.
• Yine potasyumun düşmesine neden olabilecek meyan kökü gibi bitkilerle
beraber kullanılmamalıdır.
• Aloe lateksin laksatif ilaçlarla beraber kullanımı su ve mineral kaybına
neden olabilir. Sinameki ve hintyağı gibi laktasif etkili ürünlerle de birarada
kullanılmamalıdır.
• Aloe jel kan şekerinin düşmesine sebep olabileceği için diyabet ilaçlarıyla
beraber kullanılması önerilmez. Yine panax ginseng gibi kan şekerini düşüren
bitkilerle de aynı anda kullanımı şekerin daha çok düşmesine yol açabilir.
• Herhangi bir ameliyat söz konusu ise bu tür ürünlerin kullanımı 2 hafta
önceden bırakılmalıdır.
Bilimsel Araştırmalar…
5 bin denek üzerinde yapılan bir araştırma ise Aloe Vera’nın
kalp
krizi riskini azalttığını ortaya koymuştur. Aynı araştırma Aloe Vera’nın,
Isabgol adlı bir başka madde ile birlikte karıştırıldığında toplam
lipid ve kolesterolü azalttığını göstermiştir.
Chicago Üniversitesi’nde Aloe Vera’nın yanık tedavilerinde kullanımı
üzerine başka çalışmalar gerçekleştirilmiş ve üç faktörün birbirine bağlı olduğu
saptanmıştır:
1) Aloe Vera bitkisinin aspirin ile benzer içeriğe sahip olması ve içerdiği
magnezyum ile anestezik etki gösterebilmesi.
2) Antimikrobik etkiler göstermesi ve yanıkların enfeksiyon kapmasını
engellemesi.
3) Hücrelerin içerdiği prostaglandinlerin mekanizmasına göre hareket
etmesi.
Aloe Vera yaprağının dış kısmının, tıbbi olarak kabızlığı önleyici özelliği
bilinmektedir. Yapraktan elde edilen usare ise genellikle kurutularak tane
haline getirilir ve tıbbi amaçlarla kullanılır.
Aloe Vera yaklaşık dört yılda olgunlaşmaktadır. Olgunlaştıktan sonra
yapraklarının özü, içindeki jelin ve dış kabuğundaki özsuyunun karışımı ile
doğal bir bitki suyu haline dönüştürülmektedir. Jel açık havada kaldığı takdirde
kısa sürede okside olarak yararlı özelliklerini yitirir. Bu nedenle, saklanarak
geniş bir kullanıma kavuşması mümkün olmamıştır. Ancak 1968 yılında Teksas’lı
bir eczacı olan Dr. Bill Coats'un oksitlenmenin zararlı etkilerinden koruyucu
‘‘stabilizasyon’’ formülünü geliştirmesiyle günlük kullanıma yasal olarak
girmiş ve
bu ürün tıbbi amaçlar dışında kullanılan sınai bir hammadde
konumuna gelmiştir.
Günümüzde, ABD, Meksika, Doğu Afrika ve Japonya'da on binlerce dönüm alanda,
Aloe Vera üretimi yapılmaktadır.
İpek kağıt yapımında ve tekstil
sanayiinde parlatıcı olarak kullanılmaktadır.
Sağlık üzerindeki olumlu etkilerinin yanı sıra Aloe Vera
kozmetik
ürünlerinde de çok sık kullanılan bir bitki olma özelliğini taşımaktır. Aloe
Vera bitkisi cilt üzerindeki etkileri dolayısıyla kozmetik dünyasının oldukça
ilgisini çekmiş ve bu yüzden Aloe Vera özü kullanılarak birçok güzellik ve bakım
ürünü yapılmıştır. Aloe Vera cilt bakım ürünleri,
Aloe Vera krem, Aloe Vera
şampuan etiketini taşıyan geniş yelpazedeki birçok çeşit ürün, kozmetik
dünyasının vazgeçilmezleri arasına girmiştir.
Akneli ciltler için Aloe Vera cilt maskesi
Akneli bir cilde sahipseniz sizler için cildinizin bakımını yapacak Aloe
Vera’lı maske formülü:
1 yemek kaşığı deniz yosunu
Yarım yemek kaşığı Aloe Vera jeli
Yarım
yemek kaşığı bal (mümkünse işlenmemiş)
Malzemeleri karıştırdıktan sonra 10 dk bekleyin ve temiz yüze uygulayın.
Maske yüzünüzde 15 dk bekledikten sonra ılık suyla durulanın. Haftada 2-3 kez bu
işlemi tekrarlayın.
Her derde deva, hançere benzeyen yeşil yapraklı ve kaktüs benzeri Aloe
Vera'nın marifetleri, bilinen bütün bitki türleri arasında pek azı ile
karşılaştırılabilir…
Doğal tedavi alanında kullanılan en eski bitkilerden biri olan Aloe Vera’dan
şifa bulmanız dileklerimle…
Sıhhatle ve sevgiyle kalın…
Nazan Başoğul, 05.12.2011