adtech

28 Kasım 2012 Çarşamba

Poaça Dağı

 Sizce bu poaça dağı için ne kadar malzeme lazım?
ya da bu nasıl yapılır?
Peki siz de benim gibi minik poaçaları seven ama
onları minik minik yapmaya üşenen bi zat mısınız?
O zaman yarın görüşürüz :)))



13 Kasım 2012 Salı

ET SUYU BULYON KÜP ( EV YAPIMI)

Ya ben  bu hatayı nasıl yaparım bu benim en muhteşem icatlarımdan biridir, yemeklere hem çok çok lezzet katar hem çok sağlıklıdır hem de çocuklara şifadır,Bizim oralar da ( kayseri) mutlaka kemik sulu çorbalar içirilir bebeklere, gelişsinler diye....
Neyse ben yanlış yayınlamışım zamnında şimdi düzeltiyorum.
Gitmek içün buraya  bi tık

ELLER, ELLER, EVİMİN HER YERİNİ ELLER


Eski bi şarkı vardı bilir misiniz?
Eller eller eller dııııdıt  dıdıt :)))
İşte sabah beri bu şarkı dilimde
Zira evimi eller bastı
Her yerde eller
Her yeri eller :)))














10 Kasım 2012 Cumartesi

İzmir başımızın tacısın


Rakıyı anlatırlar,bunu anlatamazlar

Atatürk’ü niye seviyoruz?


73 yıl geçmiş...
Anıtkabir full.
Dede-bebe.
Kadın-erkek.
Türbanlı-türbansız.
Zengin-fakir.
Türk, Kürt, Laz, Çerkez.
Niye?
*
9’u 5 geçe...
Türkiye esas duruşta.
Kasketli.
Piercingli.
Nasıl olabilir?
*
Ya Dolmabahçe?
Gidersin de...
Küllenmiş olması lazım.
Ağlamazsın.
Ağlıyor herkes.
*
10 Kasım’ı anlarım, 29 Ekim’i anlarım,
tatildir, cumartesi pazarı da anlarım...
Mesela, perşembe günü insan niye
Anıtkabir’e gider arkadaş? Salı?
Ankara’nın nüfusu 4 milyon...
Geçen sene 13 milyon kişi gelmiş!
*
Bağımsız ruh desen... Bağımsızlık sevdalısı
olduğumuz söylenemez pek... Öyle olsa,
Amerika’nın Avrupa’nın kucağına
oturmaktan, IMF’den emir almaktan
rahatsız olurduk, mandacıları baş tacı
yapmazdık... Sorsan, Cumhuriyet’in
anlamını bilenlerin oranı, üzücü çıkabilir.
Say desen, çoğumuz devrimleri bile
sayamaz. Egemenliğe baksan, kayıtsız
şartsız milletin olmadığını hepimiz
biliyoruz... Çanakkale zaten geçildi.
İstanbul’un kurtuluşunu, Dokuz Eylül’ü
fener alaylarıyla falan kutluyoruz ama,
telefonu İngiliz’e, bankaları Yunan’a
satmaktan gocunmuyoruz.
*
Peki, bunca karalamaya rağmen...
Niye seviyoruz O’nu bu kadar?
Niye unutmuyoruz?
Niye özlüyoruz?
*
Benim cevabım şu...
Bu milleti soymadı!
*
Ülkesini işgalden kurtaran, rejimini
değiştiren, devrimler yapan lider, dünyada
çok... Ama bu işleri yaptıktan sonra,
milletini soymayan dünyadaki tek lider o...
Rakıyı filan anlatırlar, bunu anlatmazlar.
(YILMAZ ÖZDİL)
Okuyan,
Çalışan,
Hayatını kazanıp kendi ayakları üzerinde duran,
Özgür,
Atatürkçü,
Laik,
Müslüman
bir anne olarak
Bana
Atalarıma
Evlatlarıma sağladığın her şey için
Sana FATİHA okuyorum.
Mekenın cennet, ruhun şad olsun.
Allah sana gani gani rahmet etsin,
Günahların affolsun.
Allah senden Razı olsun.

9 Kasım 2012 Cuma

ÜLSER, EKMEK,KEDİLER, DİYET


Yahu kaç zamandır bi sıkıntım var benim,
midemde kedi besliyorum daha doğrusu KEDİLER

Yaklaşık 3 yıldır geceleri bi huzursuzlukla uyanıp, - dur terledim, üzerimi değişeyim-
yok üşüdüm sobayı yakayım-
- e ama ben hala uyuyamadım, bari bişeyler yiyeyim-
 diyip yatar olmuştum
ki sonrasında yeniden uyuyordum.
Ve gün geçtikçe kedilerim giderek midemi daha da tırmalamaya başladılar
Oğlumun doğumundan sonra gecede 3 Ülker başak sultani paketini bitirip yatınca, kendimi Gastirit hastası sandım.
doktora gittim.
Meğerse ülser varmış ben de ve midemde beslediğim kedilerin tek ilacı az az ve sık yemek yemekmiş
Ama benim literatürüme henüz "az yemek" giremedi
neyse artık doğum+ lohusalık =35 kilo şeklinde olan ve geriye kalan 35-28= 8 kilo şeklinde kalan fazlalıkları vermek için DİYETİSYENE gidince o bana ÇAVDAR ya da TAM BUĞDAY UNLU ekmeği önerdi, dahiliyecimizde bunu uygun buldu.
Nedeni lifli olan ekmekler hem midede daha uzun kalıyor hem de barsakları temizleyip mide-barsak sistemini rahatlatıyor ve tabii kilo vermeye de yardım ediyor olması.
Uzun lafın kısası ben beyaz ekmeek yediğimde 1,5 saat sonra kepek ekmeğinede 4-5 sat sonra kedilerimi besler oldum.
velhasılı tam buğday unlu ya da çavdarlı ekmek araken dün Söke Tam Buğday Unu Karışımı'nı gördüm.
delim geldi
-hadi bi deniyim- dedim.
Bu ardam makinem falan da yok haa :))
Tarifi üzerinde yazana göre yapacakken( ki içine sütte kattım), içimde şimşekler çaktı
Biraz Sade
biraz Yağlı üzümlü cevizli,
biraz Biberiye-kekik, kuru domates+ zeytinli yapıp
bir de utanmadan şekerşeker şekillendirdim onları
                      öncesi                                                                      sonrası
Sonuç mu?

Şekildeki gibidir

diyet mi?

 Ne diyeti ekmeğin tümünü ben yedim :)))



bunlar da bu akşam yemeğe gittiğim sevgili arkadaşım Ayfer için hazırlanmış 
"Zeytin yatağında; Ev yapıımı kurutulmuş domatesle harmanlanmış, biberiye-ve kekik aromalı, yağlı-sütlü ekmekler"
Valla çok havalı isim oldu :))))
efiyet şeker, sağlık-sıhhat olsun inşallah :))
Not ekmekle ilgili eylemlerim sürecek, duyurulur: ))

Ha bu arada ben ekmekleri tariftekine göre biraz daha cıvık yappıyorum, böylece daha da yumuşak oluyor 

♥ Elveda Gülsarı ♥


Taktım kafayı bu ara Cengiz Aytmatov'a
Hayır acaip psikolojimi bozuyor kitapları ama
Bu da daha bi  ayrı daha bi acaip roman
anlatırken yaşatıyor adam size,
ne yazık ki ve tabi ki (geçtiği dönem itibariyle) acıklı bi roman
Ama vazgeçilmez bi roman
Valla benim gibi Kitapkurduyum diye geçinen
ama henüz okumamış olanlara tarafımdan itina ile tükürülür.
Okuyun da neler kaçırdınız bi görün.
haaadi öptüm, iyi geceler :)))



6 Kasım 2012 Salı

ANNELERE BU NASIL ŞEREF YA RABBİM :)


Efendimiz Sallallahü Aleyhi Vessellem buyurmuştur ki: 

'' Kadın, hamileliğin de, doğum yapıncaya , bebeği sütten kesilinceye kadar, 

Allah yolunda hudutlar da nöbet bekleyen mücahit gibidir ( daima öylece sevap alır durur). 

Eğer bunlar arasında ölüverirse ona şehit mükâfatı ve ecri vardır. '' 

'' Kadın hamile iken, bu onun için gündüz oruçlu, gece namazlı , rabbine gönülden teslim olmuş , mücahitbir kimsenin ecir ve mükâfatı gibi mânen kazanç sağlayan bir durum hâsıl eder.'' 


'' Doğum ağrısı tuttuğunda, hiç bir mahluk onun ne kadar çok ecir ve mükâfat kazandığını hakkıyla idrak edemez. '' 


'' Çocuk doğunca bebeğin sütü her soruşun da veya her süt vermede anasına, bir can ihya etmişcesine sevap gelir.'' 


''Çocuk büyüyüp sütten kesilme zamanı gelince, vazifeli melek her iki omuzuna vurarak der ki : 
'' Hiç günahın kalmadı, pak oldun. Haydi hayata günahsız olarak yeniden başla..

facebooktan alıntı.....

5 Kasım 2012 Pazartesi

NASIL DÜŞÜNEMEDİM

Sen okumayı seven 
ve sen
yemek yapmayı bilmeyen
al sana mutfakta iş yaparken okuma fırsatı.

Bayıldım bu fikre :)))



4 Kasım 2012 Pazar

Patatesli, Peynirli Kek

Aslında ben bu malzeme ile omlet yaparım.
Bu pazar komşularla kahvaltıya gittik.
Orası için yaptım .
Ama aslında benim kocacan
( can, afgan dilinde "sevgili anlamına gelirmş, bizim ailede eskiden beri adın sonuna -can- ekleme garipliği vardı; ben bu durumu öğrenince iyice yapıştı bu ifade bana :)))
Ama kocama da çok yakıştı yaaa, canım o benim ♥
  Ay çok alakasız oldu :)))

Evet  neyse benim kocacan, hafta sonu kahvaltılarını brunch sandığından ( sayemde, ahhh; şimdiki aklım olsa.... yok yok şaka)))
ben her kahvaltıya özel yiyecekler yapar,
çoluk çocuğumu ve kocacığmı sevgiylen besler
kafama göre bissürü tarifi yapar-bozar, ekler-çıkarır
sonra övünmesi ayıp MÜKEMMEL lezzetler yakalarım.
İşte bu da öyle bişey.
Hoş belki çoğunuz yaparsınız bunu ama yine de patenti bende :))

Malzeme

2-3 patates( haşlanabilir, rendelenip, mikrodalga da 3-4 dk çevrilip hafif pişirilebilir)
3 yumurta
1çay bardağı süt
1 çay bardağı yoğurt
1 parça peynir ( Benim tercihim koyun peyniri)
1 çay bbardağı sıvıyağ
biraz dereotu
maydonoz
karabiber
tuz
pul biber
kabartma tozu
tabiki şöyle 1 bardak kadar un
patatesler sıcak olduğu için önce süt ekleyin.
eğer mikrodalgada çevirmek taraftarı iseniz içine bi parça tereyağı atın.
sonra kalan malzemeyi katın keyfinize göre eğer fırına sürecekseniz biraz cıvık, tavada omlet daha doğrusu krep kıvamında isterseniz biraz katıca hazırlayıp kızarana kadar pişirin.
Fırına sürerken tepsiyi yağlamayı unutmayın, üzerine biraz susam serpice de çok daha hoş görünüyo
Tavada tabi ki 2-3 parça da pişiyor.

Not: Herkes kahvaltıda çok sevdi bu arada....
Efenim  afiyet şeker, sağlık sıhhat olsun yapanın elin, gönlü dert görmesin inşallah :)))




3 Kasım 2012 Cumartesi

MASLAK 1453 müş....

Paylaşmadan duramadım.
Valla doğru söze, doğru göze ne denir.....

EVLİLİĞİ PEKMEZ SANDIM



Evliliği Pekmez Sandım
Yerim yerim bitmez sandım
Meğer ballı börekmiş
Meğer diyet ekmekmiş....


Erkeklere de okusalar acaip yarayacak tam bir kadın kitabı....
İşte budur Türk kadınının hayatı...
Valla okuyunca bu dedim bu,Sevgili PSİKİYATRİST( bu kelimeyi büyük yazdım çünkü anlamıda büyük) arkadaşım Arzu'dan(Uzm. DR. Arzu Sarp) aldım bunu da
" --Oku bak süper bi solukta biter "dedi,kitabı aldım gülümseye gülümseye, oflaya, ahlaya "--benim hayatım da bi yerde bu YA DA yok canım bu da hayat mı?" diye diye okuyup yarısına gelince kitabı 2. kez okuduğumu fark ettim.Ama değil sıkılmak 1-2 sene sonra tekrar okumak için kitaplığıma eklemeye karar verdim.
hatta Samsun'dan ayrılırken sevdiğim arkadaşlarıma birer tane hediye ettim. Bence tüm kadınlarda olmalı yani :))
Şimdi,
--Ey,İnsanKızı
Kitabı acilen edin, kocan okumasa da sen okur güzelce eğlenirsin,Hem tekerleme de güzel;söyler, güler hatta sonuna da ekleme yaparsın.Mesela ben yapiim
Meğer dünyadaki cennetmiş... :))))
(Kocama yağ çektim)
Not: Kitabın adı değişti.
Eşim Aşkım Olsun

2 Kasım 2012 Cuma

HERKES FARKLI YAŞLANIYOR BEN 3 SENEDİR 30 YAŞINDAYIM :))

Ya cidden herkes farklı yaşlanıyor ama ben 30 yaşındayım hemde 2 çocuk annesi 1,5 yıldır spor yapmamış ama spora yeniden başlamış bi kadın olarak.(vücut analiz yaşım 30 çıktı ama yakında 28 e de düşer) 
Sebebi aşağıda Osman Hoca'nın dediği şeylerin en önemlilerini yapmam galiba.
Bol su içerim sigara alkol kullanmam, 5 yıldır spor yapıyorum,az yağlı yemek yaparım.,yemeklerde haftada 1 balık,1 et,1 tavuk 2 sebze,1 baklagil tüketirim.
 
Allah'ım ben şahaneyim :)))
Neyse acıkda Osman Hoca konuşsun....


Prof. Dr. Osman MÜFTÜOĞLU

Herkes farklı yaşlanıyor
   
 
Okul arkadaşlarınızla son toplantınızı şöyle bir hatırlayın! Hayata aynı yaşlarda atıldığınız bu insanlardan bazılarının daha yaşlı, bazılarının ise oldukça genç göründüğünü; merdivenleri zıplayarak çıkıp gece boyunca dans pistinden inmeyenler yanında, basamakları korkuluklara tutunarak çıkanların da bulunduğunu hemen anımsayacaksınız.
Bunun nedeni yaşlanmanın herkes için farklı hızlarda olmasıdır.


‘Yaşlılık da sevgi gibidir, saklanamaz’ diyen Thomas Dekker son derece haklıdır! Yaşlanmanın beden ve ruhunuzdaki etkilerini saklayamazsınız ama olumsuz değişimlerini azaltabilirsiniz. Hangi yaşta olursanız olun fark etmez! Yaşlılığın belirtilerini hafifletmeniz, yaşlılık sorunlarının fırtınalarla gelen bir kışa dönüşmesini önlemeniz her zaman mümkündür.

Hayat kalitesine en çok ihtiyaç duyacağınız zaman dilimi yaşlılıktır. Genetik mirasınız kötü bile olsa, orta yaşlarda yapacağınız bazı küçük ve kolay yaşam tarzı değişimlerinin size daha kaliteli bir yaşlılık yolculuğu yaptıracağından kuşkunuz olmasın. Eğer bu yolculuğu daha da kolaylaştırmak istiyorsanız ‘orta yaş rehberi’ni yol haritanız yapabilirsiniz.

BESLENMEYE DİKKAT
Orta yaş ve sonrasında can boğazdan gelmiyor, gidiyor! İhtiyacınız kadar yiyin. Düşük kalorili bir beslenme programından taviz vermeyin.

Porsiyonlarınızı küçültün. Öğün atlamayın. Kahvaltıyı en güçlü, akşamı en hafif öğün yapın. Akşam yemeğini erken saatlerde yiyin.

Ara öğünlerde kalorisi az, posadan zengin atıştırmalar yapın.

Oturarak yemeye, yemeğinizi sohbetle süslemeye, okumamaya, televizyon izlememeye özen gösterin.

Güzel bir sofra, temiz tabaklar, çatal, bıçak ve kağıttan da olsa temiz peçeteler bedensel doyumu ruhsal doyum ile güçlendirir. 

Sık tekrarlanan atıştırmalar insülin dengenizi bozabilir.

Beyaz şeker tüketimini kısıtlayın. Meyve şekeri dahil tüm şekerli besinleri (bal, pekmez) kontrollü kullanın.

Beyaz undan uzaklaşın. Kepekli ekmek, makarna, bulgur, kuskus, kahvaltılık tahıllı gevrekler, kepekli bisküvilerden kullanın.

Kuru fasülye, nohut, mercimek, bezelye bitkisel protein ve posadan zengin karbonhidrat kaynaklarıdır.

Taze, koyu renkli, organik, posası bol, şeker oranı az meyve ve sebzelerden daha çok faydalanın.

Hayvansal yağları iyice azaltın. Zeytinyağına öncelik tanıyın. Omega-3 yağ asitlerinden zengin besinlerden (balık, ceviz) daha sık yararlanın.

Hayvansal besinlerin yağı az olanlarını kullanın: Balık, hindi, tavuk, yarım yağlı-yağsız süt ve süt ürünleri...

Günde 6-8 bardak su için, doğal mineralli sulara öncelik tanıyın. 

Yumurta, sakatat, mandıra ürünleri (sucuk, pastırma, sosis), kabuklu deniz ürünleri, tam yağlı süt ve süt ürünlerini tüketirken kolesterol düzeyinizi dikkate alın. 

Margarin kullanılarak üretilen pastane ürünlerinin, endüstriyel hazır besinlerin zaralı transyağlar ile dolu olabileceğini unutmayın.

Aşırı işlenmemiş, doğal ve organik besinlere öncelik verin.

Kana hızla karışan, ensülin üretimini artıran besinleri azaltın.

Bir günde her kilogramınız için 3-5 mg’dan fazla kafein tüketmeyin. 1 fincan hazır kahvenin 100-150 mg, Türk kahvesinin 70-80 mg, yaklaşık 5 dakika demlenmiş siyah çayın 30-40 mg, 1 kutu kolanın ortalama 50 mg kafein içerdiğine dikkat edin.

Özellikle yeşil çayın antioksidan, papatya ve melisa çayının trankilizan, rezene ve zencefil (ginger) ve nane çaylarının sindirimi kolaylaştıran etkilerinden istifade edin.

Alkol kullanmayın. Mutlaka bir şeyler içecekseniz alkol oranı düşük, antioksidan gücü yüksek bir içki olan kırmızı şarabı deneyin. Kadınsanız bir, erkekseniz iki bardaktan fazlasına hayır deyin.

1 Kasım 2012 Perşembe

SADECE KADINLARA ;)

ACI,ACI, ACI.........

Paylaşmak istedim.
Hepimiz hele de kış ayları gelince adet dönemlerinde çok acı ve sancı yaşayabiliyoruz. 
Valla benim çarelerimden biri DOĞA Phyto Lax çay.
Cidden hem ağrılarınız kesiliyor hem de ciddi anlamda rahatlıyorsunuz.
Yalnız küçük bi hatırlatma:
gece yatmadan için ki benim gibi hassas bünyeli iseniz kafayı bulabilirsiz :)))))